Yeni hükümetin malî sorunları var.
- The new government has financial troubles.
Onların sorunlarıyla ilgili yapacak bir şeyim yok.
- I have nothing to do with their troubles.
O her zaman başı dertte olan insanlara yardım etmeye hazırdı.
- She was always willing to help people in trouble.
Bütün bu dertleri başına açtığım için üzgünüm.
- I'm sorry to cause you all this trouble.
Zavallı adama yardımcı olmak için zahmete girdi.
- He took the trouble to assist the poor man.
Zahmetin için teşekkür ederim.
- Thank you for your trouble.
Onun yeni fikirleri daha tutucu iş arkadaşlarıyla sık sık başını derde sokuyor.
- Her novel ideas are time and again getting her into trouble with her more conservative colleagues.
Kelime işlemci seni birçok dertten kurtaracak.
- The word processor will save you a lot of trouble.
Kesinlikle sıkıntılarımız olacak.
- We'll have troubles for sure.
Bana daha fazla sıkıntı verme.
- Don't give me any more trouble.
Tom arkadaş edinmede zorluk çekiyordu.
- Tom had trouble making friends.
Tom ciddi bir zorluk içinde.
- Tom is in serious trouble.