boş zamanlarında

listen to the pronunciation of boş zamanlarında
Турецкий язык - Английский Язык
at one's leisure
during one's spare time
boş zaman
{i} leisure

I hunt elk in my leisure-time. - Boş zamanımda Kanada geyiği avlarım.

I often spend my leisure time listening to the radio. - Boş zamanımı çoğunlukla radyo dinleyerek geçiririm.

boş zaman
spare time

I translate sentences on Tatoeba in my spare time. - Boş zamanımda Tatoeba'da cümle çeviririm.

Father would often read detective stories in his spare time. - Babam boş zamanında sık sık polisiye hikayeler okur.

boş zaman
idle time
boş zaman
free time

Tom decided to wait until Mary had some free time. - Tom Mary'nin biraz boş zamanı oluncaya kadar beklemeye karar verdi.

Tom and Mary had way too much free time on their hands. - Tom ve Mary'nin ellerinde oldukça çok fazla boş zamanı vardı.

boş zaman
freetime
boş zaman
spare hours
boş zaman
leisure time

I often spend my leisure time listening to the radio. - Boş zamanımı çoğunlukla radyo dinleyerek geçiririm.

In her leisure time, she enjoys swimming and tennis. - Onun boş zamanlarında, o yüzme ve tenisin tadını çıkarır.

boş zaman
a) spare time b) idle time
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение boş zamanlarında в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Boş zaman
(Osmanlı Dönemi) VAKT
boş zaman
Çalışarak geçirilen saatler dışında kalan süre
boş zamanlarında
Избранное