bitişme

listen to the pronunciation of bitişme
Турецкий язык - Английский Язык
agglutination
meeting
(Havacılık) cohesion
{i} abutment
join
butt
junction
juncture
contingence
symphysis
bitiş
ending

I thought the ending was perfect. - Bitişin mükemmel olduğunu düşündüm.

A good beginning makes a good ending. - İyi bir başlangıç iyi bir bitiş yapar.

bitiş
{i} termination
bitiş
finish

Bob reached the finish line first. - Bob bitiş çizgisine ilk önce ulaştı.

Tom looked hot and tired as he crossed the finish line. - Tom bitiş çizgisini geçerken sıcak ve yorgun görünüyordu.

bitiş
{i} expiry
bitiş
concluding
bitiş
(Bilgisayar) end by
bitiş
completion
bitiş
(Bilgisayar) end at
bitiş
(Bilgisayar) ending at
bitiş
character set
bitiş
(Bilgisayar) ends
bitiş
epilogue
bitiş
(Bilgisayar) until

Tom lived next door to us until three months ago. - Tom üç ay öncesine kadar bize bitişikte yaşadı.

bitiş
culmination
bitiş
(Bilgisayar) stop
bitiş
end

The end of my probation period is nearing. - Şartlı Tahliye bitiş günüm yakındır.

A good beginning makes a good ending. - İyi bir başlangıç iyi bir bitiş yapar.

bitiş
(Spor) finish line
bitişmek
butt
bitişmek
join
bitişmek
contiguous
bitiş
expiration
bitişmek
conjoin
bitiş
end, finish
bitiş
finale
bitiş
ending, end, expiration; finish
bitiş
{i} adjoining

Sitting at the adjoining table was a German-speaking couple. - Bitişik masada oturan, Almanca konuşan bir çiftti.

Tom looked into the adjoining bedroom. - Tom, bitişik yatak odasına baktı.

bitişmek
unite
bitişmek
to come together, join
bitişmek
to join, to be contiguous, to be adjoining
Турецкий язык - Турецкий язык
Bitişmek işi, ittisal
ittisal
bitiş
Bitme işi veya biçimi, bitme, sona erme: "Romanlarda olduğu gibi bir başlangıç, bir bitiş arzu ediyordu."- S. F. Abasıyanık
bitiş
Bitme işi veya biçimi, bitme, sona erme
bitiş
Karagöz ile Orta Oyununda oyunun son bölümü
bitişmek
Birbirine dokunacak kadar yanaşmak
bitişme
Избранное