They give presents to one another.
 - Birbirlerine hediyeler verirler.
People should be honest with one another.
 - İnsanlar birbirlerine karşı dürüst olmalı.
Rainy days seemed to follow one another all summer.
We helped one another.
 - Birbirimize yardımcı olduk.
It is our duty to help one another.
 - Birbirimize yardım etmek bizim görevimizdir.
We get closer, trying to understand each other, but just hurt each other and cry.
 - Birbirimizi anlamaya çalışarak yakınlaşırız fakat sadece birbirimizi incitiriz ve ağlarız.
These two lines cut across each other at right angles.
 - Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesmektedir.
Tatoeba is really multilingual. All the languages are interconnected.
 - Tatoeba gerçekten çok dilli. Bütün diller birbirine bağlıdır.
Everything is interconnected.
 - Her şey birbirine bağlıdır.