Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Bir dizüstü, bir masaüstünden daha iyidir.
- A laptop is better than a desktop.
Nakido, Twitter'dan daha iyidir.
- Nakido is better than Twitter.
Kendimi geliştirmek istiyorum.
- I want to better myself.
Kendimi geliştirmek için her şeyi yapmaya hazırım.
- I'm prepared to do anything to better myself.
İngilizceyi daha çok severim.
- I like English better.
Kahveyi çaydan daha çok seviyorum.
- I like coffee better than tea.
Tom ondan daha iyi yapmak zorunda kalacak.
- Tom is going to have to do better than that.
Dünyamızı daha iyi yapmak için çalışalım.
- Let's try to make our world better.
Ne kadar çok çabalarsam çabalayayım, onu, onun yapabildiğinden daha iyi şekilde yapamam.
- No matter how hard I try, I can't do it any better than she can.
O zamanlar gerçekten daha iyi şekildeydim.
- I was in better shape back then.
Mary sadece daha güzel değil fakat Alice'den daha iyi notlar alır.
- Mary isn't only prettier, but she gets better grades than Alice.
Cümlelerinizi silmek yerine, daha güzel hale getirmeye ne dersiniz?
- Instead of deleting your sentences, how about making them better?