betrachtungen

listen to the pronunciation of betrachtungen
Английский Язык - Турецкий язык

Определение betrachtungen в Английский Язык Турецкий язык словарь

thinking
düşünme

Sana sık sık sigara içme,o şekilde sigara içme deniliyorsa, düşünmeye başla, belki sigara içmek toplum ahlakına ya da bir şeye yönelik tehdittir. - When you are constantly told no smoking, no smoking like that, you start thinking, maybe smoking really is a threat to public morals or something.

Oğlumun hâlâ hayatta olduğunu düşünmek elimde değil. - I cannot help thinking that my son is still alive.

thinking
{s} düşünen

Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır. - The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place.

Sadece zayıf olduğumu düşünen insanlara sahip olmak istemiyorum. - I just don't want to have people thinking I'm weak.

thought
{i} ilgi

Bu konu ile ilgili düşüncelerini duymaya can atıyorum. - I look forward to hearing your thoughts on this matter.

Bununla ilgilenebileceğini düşündüm. - I thought you might be interested in this.

thinking
düşünüş
thinking
görüş

Ben küçük esprileri seviyorum ve senin şeyler üzerinde düşünceni ve görüşlerini oldukça kıskanıyorum. - I love our little jokes and I'm quite jealous of your thinking and views on things.

thinking
düşünceli
thinking
düşünerek

Garson kız onun ona daha fazla bahşiş bırakacağını düşünerek Tom'la kırıştırıyordu. - The waitress flirted with Tom thinking that he'd leave her a larger tip.

Tom Mary'yi düşünerek oldukça çok fazla zaman harcıyor. - Tom spends way too much time thinking about Mary.

thinking
{f} düşün

Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır. - The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place.

Herkes dinledi ve çok mutluydu, düğünün özgün ve anlamlı olduğunu düşündüler. - Everyone listened and was very happy, thinking this wedding was both original and meaningful.

thought
düşünülmek

Manuel ateşli silahın 14. yüzyılda ortaya çıktığı düşünülmektedir. - It is thought that manual firearms appeared in the 14th century.

Europa ve Enceladus'un, yüzeylerinin altında sıvı sudan oluşan bir okyanusa sahip oldukları düşünülmektedir. - Europa and Enceladus are thought to have an ocean of liquid water beneath their surface.

thinking
{i} tasavvur
thinking
{i} düşünce

Tom'un yaratıcı düşüncesi Mary'nin örgütsel yeteneklerini güzelce tamamladı. - Tom's creative thinking nicely complemented Mary's organizational talents.

Kitabı konu üzerindeki bütün düşüncelerini barındırıyor. - His book incorporates all his thinking on the subject.

thinking
think düşün
thinking
{i} fikir

Ben iki haftadır yeni projemiz hakkında düşünüyorum. Fakat iyi bir fikir sunamadım. - I had been thinking about our new project for two weeks, but I couldn't come up with a good idea.

Bu fikirler düşünme tarzımıza yabancı. - Those ideas are alien to our way of thinking.

Немецкий Язык - Английский Язык