Önümüzdeki ay keman çalmaya başlayalı beş yıl olacak.
- Next month it'll be five years since he began playing the violin.
Esperanto öğrenmeye başladınız.
- You began to learn Esperanto.
Yağmur yağmaya başladığında biz başlamak üzereydik.
- We were about to start, when it began to rain.
Sanırım ev ödevimle ilgili çalışmaya başlamak zorundayım.
- I think I have to begin working on my homework.
Birlikte başlamak için buraya gelmemeliydin.
- You shouldn't have come here to begin with.
Yağmur başlamadan önce geri dönelim.
- Let's go back before it begins to rain.
Okul dokuzda başlar ve altıda biter.
- School begins at nine and is over at six.
Bütün başlangıçlar zordur.
- All beginnings are difficult.
O, başlangıçta zor olacak, fakat her şey başlangıçta zordur.
- At the beginning it'll be tough, but everything's tough at the beginning.
Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.
- To be surprised, to wonder, is to begin to understand.
Eğitim oturumunun 16:00'da başlaması planlandı.
- The training session is scheduled to begin at 4 p.m.
In the beginning God created the heaven and the earth.
- In the beginning God created the heavens and the earth.
I'm beginning to understand.
- I am beginning to understand.
... So that's really where I began. ...
... began on the red carpet and ended after the performance. ...