Ne korkunç bir anlaşma!
- What an awesome deal!
Sana gerekten korkunç bir şey göstereyim.
- Let me show you something really awesome.
O parlak bir geleceğe sahiptir.
- She has a brilliant future.
Parlak bir düşüncem vardı.
- I had a brilliant idea.
Sen görkemli bir iş yaptın.
- You've done a brilliant job.
Ordu savaş sırasında bir dizi görkemli eylemlerde yer aldı.
- The army was involved in a number of brilliant actions during the battle.