Basset hounds are gentle dogs.
- Basset tazıları kibar köpeklerdir.
Tom doesn't know how to play the bass guitar.
- Tom nasıl bas gitar çalacağını bilmiyor.
Are you happy with your new bass guitar?
- Yeni bas gitarından memnun musun?
I quit playing the bass guitar.
- Ben bas gitar çalmayı bırakıyorum.
The press is interested in his private life.
- Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor.
He pressed me to stay a little longer.
- O biraz daha uzun kalmam için bana baskı yaptı.
This machine can print sixty pages a minute.
- Bu makine dakikada 60 sayfa basabilir.
Newly printed books smell good.
- Yeni basılmış kitaplar güzel kokuyor.
Are you still playing the bassoon?
- Hâlâ bason çalıyor musun?
We finally published the book.
- Sonunda kitabı bastık.
He had a book on physics published.
- Fizikle ilgili bir kitap bastırdı.
She pressed her lips firmly together.
- Dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı.
He pressed the button and waited.
- Butona bastı ve bekledi.
The union is pressing for a ten-percent pay hike.
- Sendika yüzde on oranında ücret zammı için baskı yapıyor.
I have a pressing feeling in my stomach.
- Midemde bir basınç hissi var.
The first printing machine was invented by Gutenberg.
- İlk baskı makinesi Gutenberg tarafından icat edilmiştir.
Mistakes in the printing should be pointed out at once.
- Baskıdaki hatalara derhal dikkat çekilmelidir.
He walked on tiptoe so that nobody would hear him.
- O, kimse onu duymasın diye parmak uçlarına basarak yürüdü.