başkaları

listen to the pronunciation of başkaları
Турецкий язык - Английский Язык
everybody else
All other persons
başka
else

In order to make us and everyone else remember this day, I ask everyone to plant a tree with us. - Bize ve başka herkese bu günü hatırlatmak için, bizimle birlikte herkese bir ağaç dikmesini rica ediyorum.

Nobody else got hurt. - Başka hiç kimse yaralanmadı.

başka
different

Am I that much different from everyone else? - Ben başka herkesten o kadar farklı mıyım?

Is this a different word or just another form of the same word? - Bu farklı bir kelime mi yoksa aynı kelimenin başka bir hâli mi?

başka
another

Say it in another way. - Onu başka bir şekilde söyle.

Show me another camera. - Bana başka bir kamera göster.

başka
other

By other's faults wise men correct their own. - Akıllı insanlar başkalarının hatalarıyla kendi hatalarını düzeltirler.

They are talking loudly when they know they are disturbing others. - Başkalarını rahatsız ettiklerini öğrendiklerinde yüksek sesle konuşuyorlardı..

başka
otherwise

I tried to convince Tom otherwise. - Tom'u başka türlü ikna etmeye çalıştım.

Tom sat alone in the otherwise empty room. - Tom başka boş odada tek başına oturdu.

başka
beside

Was there anybody else besides Tom? - Tom'un dışında başka biri var mıydı?

Did Mary have any other children besides Jesus? - Mary'nin İsa dışında başka çocukları var mı?

başka
other than

The little girl never smiles at anyone other than Emily. - Küçük kız, Emily'den başkasına asla gülümsemez.

It's unlikely that anyone other than Tom would be interested in buying this. - Tom'dan başkasının bunu almayı istemesi pek olası değil.

başka
forth
başka
but

It was nothing but a joke. - Bu şakadan başka bir şey değildi.

There was nothing but an old chair in the room. - Odada eski bir sandalyeden başka bir şey yoktu.

başka
any more

To be happy and not ask any more questions would be best. - Mutlu olmak ve başka soru sormamak en iyisi olur.

I won't answer any more questions right now. - Şimdi başka sorulara cevap vermeyeceğim.

başka
(Bilgisayar) more

They have no more wine. - Onların başka şarapları yok.

Time is more precious than anything else. - Zaman başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.

başka
apart

Apart from Barack Obama, all US presidents were white. - Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.

Apart from his parents, no one knows him very well. - Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.

başka
saving
başka
{s} distinct
başka
what else

What else would you like to know? - Başka ne bilmek istersin?

Tom didn't know what else to say. - Tom başka ne söyleyeceğini bilmiyordu.

başka
alternate
başka
alternative

They had no alternative but to retreat. - Geri çekilmekten başka seçenekleri yoktu.

We agreed that there was no other alternative. - Başka seçenek olmadığını kabul ettik.

başka
further

Do you have any further questions? - Başka sorularınız var mı?

Do you have any further questions to ask? - Soracak başka sorunuz var mı?

başka
atypical
başka
any further
başka
to another
başka
apart from

Apart from Barack Obama, all US presidents were white. - Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.

Apart from my sister, my family doesn't watch TV. - Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.

başka
except, apart (from), other (than)
başka
except

We had no choice except to put up with it. - Ona katlanmaktan başka seçimimiz yoktu.

Tom had no choice except to accept the consequences. - Tom'un sonuçları kabul etmekten başka seçeneği yoktu.

başka
excepting
başka
barring
başka
other, another, different
başka
slang gypsy
başka
hetero
başka
another; other; different; else
başka
save

Nothing but peace can save the world. - Barıştan başka hiçbir şey dünyayı kurtaramaz.

The President called on everyone to save energy. - Başkan enerji tasarrufu yapmak için herkesi aradı.

başka
noneot
ve başkaları
and so forth
ve başkaları/saire
et cetera, etc., and so forth
Турецкий язык - Турецкий язык
ağyar
Başka
özge
Başka
(Hukuk) MAADA
başka
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge: "Yıllar sonra olaya başka bir açıdan bakabildim."- H. Taner
başka
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge
başka
"Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılır
başka
Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan
başka
Konu edilen, bilinenden ayrı nesne ve kimse için teklik veya çokluk olarak başkası, başkaları biçiminde kullanılır
başka
Konu edilen, bilinenden ayrı nesne ve kimse için teklik veya çokluk olarak başkası, başkaları biçiminde kullanılır: "Başkalarının otuz liraya yaptığı bir kostümü siz niye seksen liraya yapıyorsunuz?"- R. N. Güntekin. "Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılır
başka
Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan: "Bütün bunlar beni herkesten başka bir insan yapmıyor."- H. E. Adıvar
başkaları
Избранное