başarılı

listen to the pronunciation of başarılı
Турецкий язык - Английский Язык
successful

I used to dream about being a successful businessman. - Başarılı bir iş adamı olmanın hayalini kurardım.

Do you know the name of the most successful military man from this area? - Bu civardaki en başarılı askerin adını biliyor musun?

accomplished

Tom is an accomplished artist. - Tom başarılı bir ressamdır.

She's an accomplished artist. - O başarılı bir sanatçı.

prosperous

Queen Elizabeth had a long and prosperous reign. - Kraliçe Elizabeth'in uzun ve başarılı bir hükümdarlığı vardı.

The king had a long and prosperous reign. - Kralın uzun ve başarılı bir saltanatı vardı.

successful, crack, prosperous
victorious
well done
thriving
going far
succesfull
(Konuşma Dili) all right
(Bilgisayar) success

His escape attempt was successful. - Kaçış denemesi başarılıydı.

Manchester United is one of the most successful teams in both the Premier League and England. - Manchester United, hem Premier League'de hem de İngiltere'de en başarılı takımlardan biridir.

coming

A successful local boy is coming home. - Başarılı bir yerel çocuk eve geliyor.

succeeded

He was overjoyed to find out that his son had succeeded. - O, oğlunun başarılı olduğunu öğrendiği için çok mutlu oldu.

It was thanks to his advice that I succeeded. - Ben onun tavsiyesi sayesinde başarılı oldum.

hotshot

She fell in love with a hotshot lawyer. - Başarılı bir avukata âşık oldu.

prospering
crack
{i} withstanding
good

He had made good as a singer and he became very popular. - O bir şarkıcı olarak başarılı olmuştu ve o çok popüler oldu.

To be successful, you have to establish a good plan. - Başarılı olmak için iyi bir plan yapmak zorundasın.

clean
enviable
businesslike
{i} succeeding
welldone
başarılı olmak
succeed

If you want to succeed, use your time well. - Başarılı olmak istiyorsanız zamanınızı iyi kullanın.

It is everyone's wish to succeed in life. - Hayatta herkesin isteği başarılı olmaktır.

başarı
success

Manchester United is one of the most successful teams in both the Premier League and England. - Manchester United, hem Premier League'de hem de İngiltere'de en başarılı takımlardan biridir.

His escape attempt was successful. - Kaçış denemesi başarılıydı.

başarı
{i} achievement

This building is the architect's crowning achievement. - Bu bina mimarın en yüksek başarısıdır.

His achievements were acknowledged. - Onun başarıları kabul edildi.

başarılı olmak
speed
başarılı olarak tamamlamak
accomplish, complete successfully
başarılı olma
be successful
başarılı olmak
Be successful
başarılı iniş
three point landing
başarılı kimse
achiever; success
başarılı olacağa benzemek
show some promise
başarılı olarak
successfully

The treatment is going successfully. - Tedavi başarılı olarak gidiyor.

Tom successfully completed the program. - Tom programı başarılı olarak tamamladı.

başarılı olmak
to prosper, to come off, to go like a bomb, to bring home the bacon
başarılı olmak
make one's way
başarılı olmak
work

You have worked hard to succeed. - Başarılı olmak için sıkı çalıştın.

You must work hard, if you want to succeed. - Başarılı olmak istiyorsan, çok çalışmalısın.

başarılı olmak
prosper
başarılı olmak
win through
başarılı olmak
get ahead

You have to have a positive attitude if you want to get ahead in life. - Hayatta başarılı olmak istiyorsan olumlu bir tutuma sahip olmalısın.

başarılı taklit
hit off
başarılı ve aranan kimse
lion
başarılı vuruş
coup
başarı
accomplishment

Lindbergh's solo nonstop transatlantic flight was a remarkable accomplishment. - Lindbergh'in tek başına sürekli transatlantik uçuşu kayda değer bir başarıydı.

It was an awesome accomplishment. - O harika bir başarıydı.

başarı
prosperity
başarı
feat

That's not an easy feat. - Bu kolay bir başarı değil.

Food gives life, life gives strength and strength gives great feats. - Yiyecek hayat verir, hayat güç verir ve güç büyük başarılar verir.

başarı
victory
başarı
{i} attainment
başarı
triumph
başarı
success, accomplishment, achievement, prosperity
başarı
speed
başarı
{i} win

They celebrated his success by opening a bottle of wine. - Onlar bir şişe şarap açarak onun başarısını kutladılar.

Every win fails eventually. - Her kazanan sonunda başarısız olur.

başarı
{i} stroke
başarılı olmak
come off
başarı
{i} go
başarılı olmak
get there
başarılı olmak
work out
başarılı olmak
ride high
başarılı olmak
(deyim) pay off
başarı
joy

The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful. - Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.

başarı
acquirement
başarı
{i} achieving
başarı
diplomacy
başarılı olmak
thrive
başarılı olmak
carry off
başarılı olmak
bring off
başarılı olmak
click
başarı
performance
başarı
in success
başarı
succeeding

I have serious doubts about their plan succeeding. - Onun planının başarısı hakkında ciddi şüphelerim var.

If you're trying to scare me, you're succeeding. - Beni korkutmaya çalışıyorsan başarıyorsun.

başarı
success of
başarılı olmak
make good
başarı
(Hukuk) achievement, triumph
başarı
deed

This deed became one of the most emblematic milestones of the Revolution. - Bu başarı, devrimin en simgesel kilometre taşlarından biri oldu.

başarı
smash
başarı
click
başarı
effort

I'm sure your efforts will result in success. - Çabalarının başarıyla sonuçlanacağından eminim.

He failed due to lack of effort. - O, çaba eksikliği nedeniyle başarısız oldu.

başarı
show

She wanted to show off her cleverness during class, but she failed. - O ders sırasında akıllılığını göstermek istedi ama o başarısız oldu.

The show was a success. - Gösteri bir başarıydı.

başarı
hit

Everybody expected the musical to be a great hit, but it was far from being a success. - Herkes müzikalin büyük bir hit olmasını bekliyordu fakat o başarılı olmaktan çok uzaktı.

Their concert was a big hit. - Onların konseri büyük bir başarıydı.

başarı
success#
gittikçe başarılı olmak
forge ahead
hırslı ve başarılı
(Konuşma Dili) up-and coming
çok başarılı bir gün
field day
Английский Язык - Английский Язык

Определение başarılı в Английский Язык Английский Язык словарь

Başarı
(deyim) flying colors
Турецкий язык - Турецкий язык
Başarı gösteren, muvaffakiyetli: "Mutlu, başarılı, kendine güvenmeyi hak etmiş birisi..."- T. Buğra
Başarılmış, üstesinden gelinmiş
Başarı gösteren, muvaffakiyetli
Başarılı bir biçimde, başarı göstererek
kalburüstü
Başarı
sükse
başarı
Başarma işi veya başarılan iş, muvaffakiyet: "Bu başarı, onu garip bir yolda boşluk ve yalnızlık içinde bırakmıştı."- H. E. Adıvar
başarı
Başarma işi veya başarılan iş, muvaffakiyet