This is clearly discrimination.
- Bu açıkça ayrımcılıktır.
Discrimination is a social fact, not a feeling.
- Ayrımcılık, toplumsal bir gerçektir, bir his değildir.
He's opposed to racial discrimination.
- O ırksal ayrımcılığa karşıdır.
He fought against racial discrimination.
- Irk ayrımcılığına karşı mücadele etti.
Difference between the past, present, and future is nothing but an extremely widespread illusion.
- Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki ayrım sadece çok yaygın yanılsamadan başka bir şey değildir.
It's necessary to make a distinction between the two sounds.
- İki ses arasında bir ayrım yapmak gereklidir.
That's an important distinction to make.
- O yapacak önemli bir ayrım.
The masses are entirely ignorant of the segregation problem.
- Halk ayrımcılık probleminden tamamen habersiz.