Tom ayrıntılara girmek için eğilimli görünmüyordu ve ben zaten bütün detayları gerçekten bilmiyordum.
- Tom didn't seem inclined to elaborate and I didn't really want to know all the details anyway.
Ayrıntıları bilmiyorum.
- I don't know the details.
Okyanusun bazı bölgelerinde, kril popülasyonları yüzde 80'in üzerinde düştü.
- In some parts of the ocean, krill populations have dropped by over 80 percent.
Fransızca Fransa'nın yanı sıra İtalya bölgelerinde konuşulur.
- French is spoken in parts of Italy as well as in France.
Tek parça yapmak için tüm parçaları birleştirin.
- Combine all the parts to make one piece.
Yedek parçaları birer birer inceledi.
- He examined the spare parts one after another.
Bir hırsızlar çetesi bu semtte çalışır.
- A gang of thieves works these parts.
Tom bir araba fabrikasında yedek parça yapıyor.
- Tom is making spare parts in a car factory.
Tom pastayı üç eşit parçaya böldü.
- Tom divided the pie into three equal parts.
Meryem, yolculuğun engebeli bölümlerinde destek için yürüyüş batonu kullandı.
- Mary used walking poles to assist her with the uphill and downhill sections of the journey.