Tom ayrıntılara girmek için eğilimli görünmüyordu ve ben zaten bütün detayları gerçekten bilmiyordum.
- Tom didn't seem inclined to elaborate and I didn't really want to know all the details anyway.
Onun tarihsel ayrıntılar hakkında büyük bir bilgi deposu var fakat hayatta onun bir işe yaradığından cidden süphe duyuyorum.
- He has a great storehouse of knowledge about historical details but I seriously doubt that's of any use in life.
Fransızca Fransa'da ve İtalya'nın bazı bölgelerinde konuşulur.
- French is spoken in France and in some parts of Italy.
Tom bu bölgelerdeki en büyük çiftliğin sahibidir.
- Tom is the owner of the largest ranch in these parts.
Bir bütün parçalardan oluşur.
- A whole is made up of parts.
Tek parça yapmak için tüm parçaları birleştirin.
- Combine all the parts to make one piece.
Bir hırsızlar çetesi bu semtte çalışır.
- A gang of thieves works these parts.
Tom bir araba fabrikasında yedek parça yapıyor.
- Tom is making spare parts in a car factory.
Tom pastayı üç eşit parçaya böldü.
- Tom divided the pie into three equal parts.
Meryem, yolculuğun engebeli bölümlerinde destek için yürüyüş batonu kullandı.
- Mary used walking poles to assist her with the uphill and downhill sections of the journey.