Bazı insanlar taş atmaya başladılar.
- Some people started throwing rocks.
Keşke eşyaları bana atmaktan vazgeçsen.
- I wish you'd quit throwing things at me.
Bunu son derece üzücü buldum.
- I found it extremely upsetting.
Bunun ikiniz için de üzücü bir zaman olduğunu biliyorum.
- I know this is an upsetting time for you both.
Soğukkanlılığını kaybetti ve eşyaları fırlatmaya başladı.
- He lost his cool and started throwing things.
Tom bıçak fırlatmada bir uzmandır.
- Tom is an expert at throwing knives.