Bilimsel makaleleri okumayı sever.
- She likes to read scientific articles.
Grevler hakkında makaleler yazıyorum.
- I am writing articles about strikes.
Onların sözleşmelerini sansürlemem.
- I don't censor their articles.
O, onun makaleyi yazmak için kullandığı bilgisayardır.
- That's the computer he used to write the article.
Bu makale hakkında düşündüklerini lütfen bana söyle.
- Please tell me what you think about this article.
Grevler hakkında makaleler yazıyorum.
- I am writing articles about strikes.
Bir makale yazıyorum.
- I am writing an article.
Kızın hakkındaki öykü, haberlerdeydi.
- The story about the girl was in the news.
Herkes haberi biliyor.
- Everybody knows the news.
Bu eşyaları çok yüksek bir fiyata satın aldı.
- You bought these articles at too high a price.
Bu el yapımı eşyalar kalite olarak farklıdır.
- These hand-made articles differ in quality.
Çantasında çeşitli şeyler var.
- There are a variety of articles in her purse.
Bu makale bana TV'de gördüğüm bir şeyi hatırlatıyor.
- This article reminds me of something I saw on TV.
Bu mallar gümrük vergisinden muaftır.
- These articles are all exempt from duty.
Belirli bir artikel mi arıyorsun?
- Are you looking for a definite article?
Ülkemin adı herhangi bir artikel olmadan yazılır.
- The name of my country is written without any article.
İsimler, zamirler, fiiller, sıfatlar, zarflar, makaleler, edatlar, bağlaçlar, ve ünlemler İngilizcede konuşma parçalarıdır.
- Nouns, pronouns, verbs, adjectives, adverbs, articles, prepositions, conjunctions, and interjections are the parts of speech in English.
Bu dükkan her türde ürün satar.
- This shop sells articles of all kinds.
Dükkan her türde ürünler satar.
- The shop sells articles of all kinds.
Sözleşme maddesini yine oku.
- Read the article again.
Japonya umarım anayasasının 9. maddesine uyar.
- I hope that Japan will abide by Article 9 of her Constitution.
Tom hakkında havadisim var.
- I have news about Tom.
Senin bütün havadislerini duymak istiyorum.
- I want to hear all your news.
Tom bir gazeteci olmak için kararını verdi.
- Tom made up his mind to become a newspaperman.
Gazeteci çocuk hava nasıl olursa olsun gazeteleri dağıtır.
- The newspaper boy delivers newspapers no matter what the weather is like.
a sales article.
She's a prime article (whip slang), she's a devilish good piece, a hell of a goer.
... I don't think the articles are our main product. ...
... We think we make articles to fill space. ...