Kentsel alanlardaki gaz salınımı ciddi kirliliğe neden oluyor.
- Gas emissions cause serious pollution in urban areas.
Karanlık alanları aydınlatmak için bir el feneri kullanırım.
- I use a flashlight to illuminate dark areas.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
O, alanı elininin arkası gibi bilir.
- He knows the area like the back of his hand.
Bir inşaat şirketinde on beş yıldan sonra, Bill Pearson'a sorumlu bölge müdürü pozisyonu verildi.
- After fifteen years at a building firm, Bill Pearson was given the responsible position of area manager.
O, kısa bir süre o bölgede kaldı.
- She stayed in that area for a short while.
Ürünlerin için bir konferans salonu sahası kurmak istiyorsan lütfen bana hemen bildir.
- Please let me know immediately if you would like to set up an area of the conference room for your products.
Bu alan, bir futbol sahası kadar büyük.
- This area is as big as a football pitch.
Bu civardaki en başarılı askerin adını biliyor musun?
- Do you know the name of the most successful military man from this area?
Gördüğüm kadarıyla bu civarda yaya trafiği pek yok.
- There is not a lot of foot traffic in this area so far as I have seen.
Onlar karşılıklı ilgi alanları konusunda sizinle konuşmak istiyorlar.
- They want to talk to you about areas of mutual interest.
Bu konuda yapılan araştırma oldukça şüpheli.
- Research in this area is somewhat equivocal.
Tom, sigara içilmesi yasak yerlerde sigara içen insanlardan hoşlanmaz.
- Tom doesn't like people who smoke in no smoking areas.
Tüm oturma yerleri tutulmuş.
- All the seating areas are taken.
My guts are a bit sore in that area.
The photo is a little dark in that area.
... again, in the rural areas hear, a lack of information ...
... And the three areas were the internet, sustainable energy, ...