ardent, zealous

listen to the pronunciation of ardent, zealous
Английский Язык - Турецкий язык

Определение ardent, zealous в Английский Язык Турецкий язык словарь

warm
ılık

Evin içi hoş ve ılıktı. - It was nice and warm inside the house.

Çorbamı ılık severim, sıcak değil. - I like my soup to be warm, not hot.

warm
{s} samimi

Yeni başkan, sıcak ve samimi bir insandı. - The new president was a warm and friendly man.

O sıcak, samimi bir toplantı oldu. - It was a warm, friendly meeting.

warm
sıcak

Bugün hava çok sıcak. - It's very warm today.

Onun ellerinin sıcaklığını hatırlayabiliyorum. - I can remember the warmth of her hands.

warm
{s} sıcacık
warm
sıcakça yer
warm
şevkli
warm
güz

Burada hava güzel ve sıcak. - It's nice and warm in here.

Bugün güzel ve sıcak. - It's nice and warm today.

warm
(Askeri) Bak. "wartime reserve mode"
warm
sıcakkanlı

Tom sıcakkanlı ve cömerttir. - Tom is warm and generous.

warm
gayretli
warm
{s} ısıtan, sıcak tutan (giysi, battaniye v.b.)
warm
ılıklık
warm
yüreği sıcak
warm
candan
warm
sıcak yer
warm
{f} ısıt

Tom ateşle kendisini ısıttı. - Tom warmed himself by the fire.

Kendisini ateşle ısıttı. - She warmed herself by the fire.

warm
içten

O, oğlunu içtenlikle kucakladı. - He embraced his son warmly.

Sanırım film içten bir filmdi. - I think the movie is a very heart warming one.

warm
{s} sıcak (hava): warm front sıcak hava kütlesi
urgent, ardent, zealous
Ateşli, ateşli acil
warm
(fiil) ısınmak, ısıtmak, samimileşmek
Английский Язык - Английский Язык
warm