The judge called for a recess of two hours.
 - Yargıç iki saat ara verdi.
The meeting will reconvene in two hours after a brief recess.
 - Toplantı, kısa bir aradan sonra iki saat içinde tekrar toplanacak.
Breakfast is served from 7:30 a.m. to 11:00 a.m.
 - Kahvaltı sabah 07:00-11:00 arası servis edilir.
If the car breaks down, we'll walk.
 - Araba bozulursa, yürürüz.
Leave a space between the lines.
 - Satırlar arasında bir boşluk bırak.
Today’s spacecraft use rockets and rockets use large quantities of propellant.
 - Bugünün uzay araçları roketler kullanıyor ve roketler büyük miktarda itici yakıt kullanıyor.
You can search words, and get translations. But it's not exactly a typical dictionary.
 - Sözcükleri arayabilir ve çevirileri alabilirsiniz. Ama o, tam olarak tipik bir sözlük değildir.
She searched for her granddaughter who had been taken away.
 - O kaçırılan torununu aradı.
Buses are running at 20 minute intervals.
 - Otobüsler 20 dakikalık aralıklarla çalışıyor.
The trees are planted at intervals of thirty meters.
 - Ağaçlar otuz metre aralıkla ekilir.
The gap between them has narrowed.
 - Onlar arasındaki aralık daraldı.
There is a wide gap in the opinions between the two students.
 - İki öğrenci arasında fikirlerde büyük bir uçurum vardır.
They sought shelter from the rain.
 - Yağmurdan dolayı sığınak aradılar.
He sought shelter from the rain.
 - O, yağmurdan dolayı sığınak aradı.
Let's take time out to elaborate a strategy.
 - Bir stratejiyi özenle hazırlamak için ara verelim.
In the interim, please send all communications to Tom.
 - Ara sıra lütfen tüm iletileri Tom'a gönderin.
Tom began to look for a job three months before he graduated from college.
 - Tom, üniversiteden mezun olmadan üç ay önce bir iş aramaya başladı.
Tom went out to look for something to eat.
 - Tom yiyecek bir şey aramak için dışarı çıktı.
Make no mistake: we do not want to keep our troops in Afghanistan. We seek no military bases there.
 - Yanlış yapmak yok: Biz birliklerimizi Afganistan'da tutmak istemiyoruz. Biz orada askeri üs aramıyoruz.
Everybody has the right to seek happiness.
 - Herkesin mutluluk arama hakkı vardır.
Motorists must leave at least a metre-wide buffer when passing cyclists.
 - Motorlu araç kullananlar, bisikletlileri geçerken en az bir metre emniyet mesafesi bırakmak zorundalar.
We must maintain the friendly relations between Japan and the U.S.
 - Japonya ve ABD arasındaki arkadaşça ilişkileri sürdürmeliyiz.
I don't see any relation between the two problems.
 - O iki problem arasında herhangi bir yakınlık görmüyorum.
The human eye is blind to nearly the entire electromagnetic spectrum, except for the very narrow range of light that falls in what we call the visible range.
 - İnsan gözü görülebilir aralık dediğimiz çok dar ışık aralığı hariç neredeyse tüm elektromanyetik spektrum için kördür,
In the summer, the temperature ranges from thirty to forty degrees Celsius.
 - Yazın, sıcaklık otuzla kırk santigrat arasında değişkenlik gösterir.
How about stopping the car and taking a rest?
 - Arabayı durdurmaya ve biraz dinlenmeye ne dersin?
Tom stopped to take a close look at the car.
 - Tom arabaya yakından bakmak için durdu.
This car dealership has very thin profit margins.
 - Bu araba bayiliğinin çok ince kar marjları var.
There is only a marginal difference between the two.
 - İkisi arasında sadece marjinal bir fark var.
It took me an hour and a half to get there by car.
 - Araba ile oraya ulaşmak benim bir buçuk saatimi aldı.
Let's meet halfway between your house and mine.
 - Senin evinin ve benimkinin arasında orta noktada buluşalım.
Everybody in the car said they wanted to get out and stretch their legs.
 - Arabaki herkes arabadan çıkmak ve bacaklarını germek istediğini söyledi.
I still have a scar on my left leg from a car accident I was in when I was thirteen years old.
 - On üç yaşındayken içinde bulunduğum bir araba kazasından dolayı hâlâ sol bacağımda bir izim var.
The car stopped in the middle of the road.
 - Araba yolun ortasında istop etti.
Tom's car is parked in the middle of the road.
 - Tom'un arabası yolun ortasında park edilmiş.
The car went out of control and pitched headlong into the river.
 - Araba kontrolden çıktı paldır küldür nehre düştü.
The U.S. Secretary of State is trying to broker a ceasefire between the warring parties.
 - ABD Dışişleri Bakanı, savaşan taraflar arasındaki ateşkes konusunda aracılık yapmaya çalışıyor.
There were Jews in Arab countries before the partition of Palestine.
 - Arap ülkelerinde Filistin'in bölünmesinden önce Yahudiler vardı.
Do you know how to use these command line tools?
 - Bu komut satırı araçlarının nasıl kullanılacağını biliyor musunuz?
Please put a comma between the two main clauses.
 - Lütfen iki ana cümlenin arasına virgül koyun.
Meanwhile, time is running out.
 - Bu arada, zaman tükeniyor.
Meanwhile, I want to draw your attention to a point.
 - Bu arada, bir noktaya daha dikkatinizi çekmek istiyorum.
We are on good terms with them.
 - Onlarla aramız iyidir.
Tom is on good terms with Mary.
 - Tom'un Mary ile arası iyidir.
She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
 - İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.
It's almost intermission.
 - Gösterim arası olmak üzere.
Tom called me yesterday at nine in the morning.
 - Tom beni dün sabah saat dokuzda aradı.
Call me this afternoon.
 - Bu öğleden sonra beni ara.
All in all, after ten years of searching, my friend got married to a girl from the Slantsy region.
 - Her şeyi düşünerek, on yıllık araştırmadan sonra, arkadaşım Slantsy bölgesinden bir kızla evlendi.
The police spent hours searching Tom's place, but they couldn't find the murder weapon.
 - Polisler saatlerce Tom'un evini aradılar fakat onlar cinayet silahını bulamadılar.
My fingers pronounce every word, every pause and every accent.
 - Benim parmaklarım her sözcüğü telâffuz eder, her aralık ve her aksan.
We should sometimes pause to think.
 - Düşünmek için bazen ara vermeliyiz.
You should look up this word.
 - Bu kelimeyi aramalıyız.
You should look up that word.
 - O kelimeyi sözlükte aramalısın.
Martin Luther King spent his life seeking justice.
 - Martin Luther King hayatını adalet arayarak geçirdi.
I came here seeking justice.
 - Buraya adalet aramak için geldim.
Tom dialed 911 again.
 - Tom yine 911'i aradı.
In the case of fire, dial 119.
 - Yangın durumunda, 119'u arayın.
They did not have time to search for it.
 - Onu aramak için zamanları yoktu.
Tom will assist you in your search for Mary.
 - Tom Mary'yi aramanda sana yardım edecek.
Please bring your intermediate examination certificate with you to the first day of class.
 - Lütfen ara sınav belgesini sınıfın ilk gününe kadar yanınızda getirin.
She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
 - İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.
When is the intermission?
 - Perde arası ne zaman?
It was raining all day long without intermission.
 - Ara vermeden bütün gün boyunca yağmur yağıyordu.
Interpreters mediate between different cultures.
 - Çevirmenler farklı kültürler arasında aracılık ederler.
He mediated between the two parties.
 - O iki parti arasında aracılık yaptı.
Let's divide the check between us.
 - Hesabı aramızda paylaşalım.
We're still checking into it.
 - Onu hâlâ araştırıyoruz.
Snorri Sturluson's stories tells, among other things, how Christianity was spread in Norway by force.
 - Snorri Sturluson'un hikayeleri diğer şeylerin arasında Hristiyanlığın Norveç'te nasıl zorla yayıldığını anlatır.
I'm doing some history research and would like to ask you a few questions.
 - Biraz geçmişi araştırma yapıyorum, ve size birkaç soru sormak istiyorum.
I called you because I need to ask you a question.
 - Seni aradım çünkü sana bir soru sormam gerekiyor.
Tom is always spacing out in class.
 - Tom her zaman derse ara veriyor.
Every now and then, I play tennis for recreation.
 - Ara sıra eğlence için tenis oynarım.
In America cars drive on the right side of the road.
 - Amerika'da arabalar yolun sağ tarafını kullanırlar.
Do you know how to drive a car?
 - Nasıl araba süreceğini biliyor musun?
Scientists can easily compute the distance between planets.
 - Bilimciler gezegenler arasındaki uzaklıkları kolayca hesaplayabilir.
I heard that the distance between Tokyo and Osaka is about 10 km.
 - Tokyo ve Osaka arasındaki mesafe yaklaşık 10 kilometreymiş diye duydum.