Artık onu sevmiyorum.
- I don't love her anymore.
Artık onu sevmiyorum.
- I do not love him anymore.
Tom'un daha fazla sabuna ihtiyacı yok. Mary ona bir ömür boyu yetecek kadar sabun verdi.
- Tom doesn't need any more soap. Mary gave him enough to last a lifetime.
Tom'u Fransızca çalışmaya ikna etmeye çalışmak için daha fazla zaman harcamak istemedim.
- I didn't want to spend any more time trying to convince Tom to study French.
Tom Mary'nin davranışına daha fazla katlanamaz.
- Tom can't put up with Mary's behavior anymore.
Artık daha fazla dayanamıyorum! Üç gündür uyumadım!
- I can't take it anymore! I haven't slept for three days!
Şimdi başka sorulara cevap vermeyeceğim.
- I won't answer any more questions right now.
Mutlu ol ve başka soru sorma... bu en iyisi.
- Be happy and don't ask any more questions...that is best.
Bizim daha fazla gönüllüye ihtiyacımız yok ama biz biraz daha fazla para kullanabiliriz.
- We don't need any more volunteers, but we could use some more money.
Biraz daha yersem, hasta olacağım.
- If I eat any more, I'll be sick.
Ben bu acıya artık dayanamıyorum.
- I can't stand this pain any more.
Mary artık onu asla görmemeye karar verdi.
- Mary decided never to see him any more.
Ben onu onun beni sevdiğinden daha çok sevmiyorum.
- I don't like him any more than he likes me.
Onu senden daha çok sevmiyorum.
- I don't like it any more than you do.
Seninle bundan sonra konuşmayacağım.
- I won't talk to you anymore.
Tom bundan sonra artık yalnız olmadığının farkında oldu.
- Tom became aware that he was no longer alone anymore.
He's no longer the wholesome Chamber of Commerce bigshot we used to know in the olden days, Doc, he's bad shit anymore.
They don't make repairable radios any more.
I don't like Braques any more than I like Picasso.
I just misspelled my own name! Could I be any stupider?.
... I'm not going to come to your party any more. ...
... more--any more, essentially, violations of human rights take place on the streets of ...