He looks just like his mother.
 - Tıpkı annesine benziyor.
The baby needs its mother.
 - Bebeğin annesine ihtiyacı vardır.
Despite medical advances, ectopic pregnancy remains a significant cause of maternal mortality worldwide.
 - Tıbbi gelişmelere karşın dış gebelik, dünya çapındaki anne ölümlerinin önemli bir nedeni olmaya devam etmektedir.
Maternal love is greater than anything else.
 - Anne sevgisi her şeyden daha büyüktür.
When you speak Shanghainese with your mum, I only understand a few words, so I can't join in the conversation.
 - Annenle Şangayca konuştuğun zaman sadece çok az kelime anlayabiliyorum, bu yüzden de konuşmaya katılamayacağım.
You speak like your mum.
 - Annen gibi konuşuyorsun.
Mummy, where's my hanky?
 - Anne, mendilim nerede?
Look Mummy, I can read!
 - Bak anne, okuyabiliyorum!
Mom was busy with her sewing.
 - Annem dikiş işleriyle meşguldü.
Mom is older than Dad.
 - Annem babamdan daha yaşlı.
Mammy, you are an exploiter!
 - Anne, sen bir sömürücüsün!
How many eggs did mammy buy?
 - Annen kaç tane yumurta aldı?
Mama, is it okay if I go swimming?
 - Yüzmeye gidebilir miyim, anne?
I still call my mother Mama.
 - Hâlâ anneme ana diyorum.
Your mamma's so fat, she'd break London Bridge.
 - Senin annen o kadar şişmanki, Londra Köprüsü'nü çökertiyordu.
Mammy, you are an exploiter!
 - Anne, sen bir sömürücüsün!
Mama, is it okay if I go swimming?
 - Yüzmeye gidebilir miyim, anne?
This is his maternal grandfather.
 - Bu onun anne tarafından büyük babası.
My mother's father is my maternal grandfather.
 - Annemin babası, anne tarafından dedemdir.
Oh, it makes such a difference. It looks so much nicer. When you hear a name pronounced can't you always see it in your mind, just as if it was printed out? I can, and A-n-n looks dreadful, but A-n-n-e looks so much more distinguished. --.