Tom just found out that he has to move to Boston.
 - Tom Boston'a taşınmak zorunda olduğunu anladı.
I just found out that my dad is not my biological father.
 - Babamın biyolojik babam olmadığını kesinlikle anladım.
I imagine that Tom will eventually find out that Mary has been talking behind his back.
 - Sanırım Tom sonunda Mary'nin onun arkasından konuştuğunu anlayacak.
You'll get into trouble if your parents find out.
 - Ailen anlarsa başın belaya girer.
I couldn't make out what he wanted to say.
 - Onun ne demek istediğini anlayamadım.
I could hardly make out what she said.
 - Söylediği şeyi zorla anlayabildim.
Read such books as can be easily understood.
 - Kolayca anlaşılabilir olduğu için bu tür kitapları okuyun.
Only a few people understood me.
 - Sadece birkaç kişi beni anladı.
I was trying to make sense of what had happened.
 - Ben ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.
Can you make sense of what he says?
 - Onun ne söylediğini anlayabiliyor musun?
Understanding you is really very hard.
 - Seni anlamak gerçekten çok zor.
This kind of music is something that older people have difficulty understanding.
 - Bu tür müzik, daha yaşlı insanların anlamakta zorluk çektiği bir şeydir.
Tom got it wrong, didn't he?
 - Tom onu yanlış anladı, değil mi?
I got it, so no bullshit, okay?
 - Anladım, bu yüzden saçmalık yok, değil mi?
Tom is just beginning to catch on.
 - Tom, daha yeni anlamaya başlıyor.
He does not seem to be able to catch on to what she is saying.
 - O onun ne söylediğini anlayabiliyor gibi görünmüyor.
I'm trying to figure out how you managed to do that without anyone finding out.
 - Biri fark etmeden onu nasıl başardığını anlamaya çalışıyorum.
Little by little you will begin to comprehend the text without translations or explanations.
 - Yavaş yavaş çeviriler veya açıklamalar olmadan metni anlamaya başlayacaksınız.
Tom didn't comprehend everything.
 - Tom her şeyi anlamadı.
Tom couldn't figure out what Mary was trying to say.
 - Tom Mary'nin ne söylemeye çalıştığını anlayamadı.
I couldn't figure out what he meant.
 - Onun ne demek istediğini anlayamadım.
I do not understand you.
 - Siz insanları anlamıyorum.
I can understand your language.
 - Dilinizi anlayabiliyorum.