Tom has just found out that he's Mary's father.
 - Tom onun Mary'nin babası olduğunu henüz anladı.
I just found out that my dad is not my biological father.
 - Babamın biyolojik babam olmadığını kesinlikle anladım.
Tom didn't know the meaning of anglophobia, so he did a quick web search to see if he could find out what it meant.
 - Tom anglophobia'nın anlamını bilmiyordu, bu yüzden onun ne demek olduğunu bulabilmek için hızlı bir web araştırması yaptı.
You'll get into trouble if your parents find out.
 - Ailen anlarsa başın belaya girer.
I can't make out what you're saying.
 - Söylediğini anlayamıyorum.
I can't make out the meaning of this sentence.
 - Ben bu cümlenin anlamını çıkaramıyorum.
I know you think you understood what you thought I said, but I'm not sure you realized that what you heard is not what I meant.
 - Ne söylediğimi sandığını anladığını düşündüğünü biliyorum fakat duyduğunun benim demek istediğimin olmadığını anladığından emin değilim.
Only a few people understood me.
 - Sadece birkaç kişi beni anladı.
Can you make sense of what he says?
 - Onun ne söylediğini anlayabiliyor musun?
I was trying to make sense of what had happened.
 - Ben ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.
Tom says that he has no trouble understanding Mary's French.
 - Tom Mary'yi Fransızca anlamakta zorlanmadığını söylüyor.
I have difficulty understanding abstract modern art, especially Mondrian.
 - Soyut modern sanatı anlamada güçlük çekiyorum, özellikle Mondrian.
Tom got it wrong, didn't he?
 - Tom onu yanlış anladı, değil mi?
Tom got it all wrong.
 - Tom onun hepsini yanlış anladı.
She doesn't seem to be able to catch on to what he is saying.
 - O onun ne dediğini anlayabiliyor gibi görünmüyor.
Tom is just beginning to catch on.
 - Tom, daha yeni anlamaya başlıyor.
I'm trying to figure out how you managed to do that without anyone finding out.
 - Biri fark etmeden onu nasıl başardığını anlamaya çalışıyorum.
The professor was unable to comprehend what I meant.
 - Profesör ne demek istediğimi anlayamadı.
I doubt Tom can comprehend what we're talking about.
 - Tom'un ne hakkında konuştuğumuzu anlayabileceğinden şüphe duyuyorum.
Tom couldn't figure out what Mary was trying to say.
 - Tom Mary'nin ne söylemeye çalıştığını anlayamadı.
I imagine that Tom will eventually figure out that Mary doesn't really like him.
 - Sanırım sonunda Tom Mary'nin gerçekten ondan hoşlanmadığını anlayacak.
No one understands me.
 - Hiç kimse beni anlamıyor.
No one understands that.
 - Onu hiç kimse anlamıyor.