Tom bile kızgın görünüyordu.
- Even Tom looked annoyed.
Onun tonu çok kızgındı.
- His tone was very annoyed.
Tom, Mary'nin rahatsız olmuş göründüğünü düşündüğünü söyledi.
- Tom said he thought Mary looked annoyed.
Yan taraftaki insanlar dün gece çok gürültü yaptığımız için bizden rahatsız olmuştu.
- The people next door were annoyed with us for making so much noise last night.
Tom öfkeli görünüyordu.
- Tom looked irritated.
Tom sinirlendirilmemeye çalıştı.
- Tom tried not to be irritated.
Onun kararsızlığı tarafından sinirlendirildim.
- I was irritated by his indecision.
O her zaman oraya geç geldiği için sinirlendi.
- He's annoyed because she always gets there late.
Çocuk soruları ile onu sinirlendirmişti.
- The child annoyed her with questions.
O unutkan oldu, bu onu şiddetle sinirlendirdi.
- He became forgetful, which annoyed him intensely.
Çocuk soruları ile onu sinirlendirmişti.
- The child annoyed her with questions.
O bekletildiği için sinirlenmişti.
- She was annoyed because she had been kept waiting.
Onun yüzüne bakarak onun sinirlenmiş olduğunu söyleyebilirsin.
- Looking at his face, you could tell that he was annoyed.
Tom Mary'nin tedirgin olduğunu söyledi.
- Tom said Mary was irritated.
Tom biraz tedirgin görünüyor.
- Tom looks somewhat irritated.