O, tümüyle cümlelerle ilgilidir. Sözcüklerle değil.
- It's all about sentences. Not words.
Tatoeba: Çünkü bir dil sözcüklerinin toplamından daha fazladır.
- Tatoeba: Because a language is more than the sum of its words.
Anlamadığım bir sürü sözcük var.
- There are many words that I don't understand.
Sözcükleri arayabilir ve çevirileri alabilirsiniz. Ama o, tam olarak tipik bir sözlük değildir.
- You can search words, and get translations. But it's not exactly a typical dictionary.
Birisi kötü kelimeler söylememeli.
- One should not say bad words.
Kelimeler düşünceleri ifade eder.
- Words express thoughts.
Tom'un ettiği laflar kendi ayağına dolandı.
- Tom's words came back to bite him.
O, lafla peynir gemisi yürümeyeceğini kanıtladı.
- He proved that actions speak louder than words.
Onun sözleri tamamen anlamsızdı.
- Her words were wholly void of meaning.
Onun sözleri beni şaşırttı.
- His words confused me.
They had words at the bar, but I don't know what about.