O tek-taraflı bir aşk ilişkisiydi.
- It was a one-sided love affair.
Onun iş ilişkileri iyi durumda.
- His business affairs are in good shape.
Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı.
- It was a very passionate love affair.
Onun bu işle ile hiçbir bağlantısı yoktur.
- He has no connection with this affair.
Onun işlerine karışmayın.
- Don't meddle in his affairs.
Olaydan duyduğu üzüntüyü ifade etti.
- He expressed regret over the affair.
O, olaya karıştığını inkar etti.
- He denied having been involved in the affair.
Bütün bu mesele bana bir baş ağrısı veriyor.
- This whole affair is giving me a headache.
Vali meselesinin kesintisiz görüntüleri internette ortaya çıktı.
- Uncut footage of the governor's affair has surfaced on the Internet.
Konu bana birçok uykusuz gecelere mal oldu.
- The affair cost me many sleepless nights.
İş hakkında konuşmak ister misin?
- Do you want to talk about the affair?
Dış ilişkiler hakkında çok şey bilir.
- He knows a lot about foreign affairs.