Practically every family has a TV.
 - Neredeyse her ailede televizyon var.
I am surprised that your family has a Japanese car.
 - Ailenizin bir Japon arabasına sahip olduğuna şaşırdım.
Tom's expensive tastes put a strain on the family's finances.
 - Tom'un pahalı zevkleri ailenin mali durumuna bir yük oluyordu.
What's your favorite oldies song?
 - Favori aile şarkın nedir?
When Tom was in kindergarten, he drew a picture of his family.
 - Tom anaokulundayken, ailesinin bir resmini çizdi.
My parents taught me to be a kind person.
 - Ailem bana nazik bir insan olmayı öğretti.
Sami had a good relationship with his family.
 - Sami'nin, ailesiyle iyi bir ilişkisi vardı.
Tom and Mary kept their relationship hidden from their parents.
 - Tom ve Mary ilişkilerini ailelerinden gizli tuttular.
Everyone has domestic troubles from time to time.
 - Herkesin zaman zaman ailevi sorunları olur.
Sami was arrested for domestic violence six times.
 - Sami aile içi şiddet nedeniyle altı kez tutuklandı.