Bu bir yargılama değil bir duruşmadır.
 - This is a hearing, not a trial.
Bir ön duruşma 20 Ekim'de planlanıyor.
 - A preliminary hearing is scheduled for October 20th.
Tom işitme cihazı olmadan neredeyse duyamıyor.
 - Tom can hardly hear without his hearing aid.
Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.
 - Hearing this song after so long really brings back the old times.
Bip sesini işittikten sonra mesajınızı bırakın.
 - Leave your message after hearing the beep.
Ben bu işitme cihazı için 20.000 yen ödedim.
 - I paid twenty thousand yen for this hearing aid.
Kör bir insanın işitme duyusu genellikle çok keskindir.
 - A blind person's hearing is often very acute.
Tom'un iyi işitme duyusu var.
 - Tom has good hearing.
Tom bir işitme cihazı takıyor.
 - Tom is wearing a hearing aid.
Sanırım bir işitme cihazına ihtiyacım var.
 - I think I need a hearing aid.