abgabe

listen to the pronunciation of abgabe
Немецкий Язык - Турецкий язык
[die] teslim; pas; vergi, resim, harç
n {'apga: bı} e teslim, vergi
n. e. 'apga: bı teslim, vergi
Английский Язык - Турецкий язык

Определение abgabe в Английский Язык Турецкий язык словарь

tax
{i} vergi

Vergi kaçırmakla suçlandı. - He was accused of evading tax.

Sanırım onlar ithalatlara ağır bir vergi koymalılar. - I think they should put a heavy tax on imports.

giving off
neşir
tax
yormak
tax
zorlamak
tax
{f} vergilendir

Dan annesinden miras kalan arazi üzerinde vergilendirilmek istemiyordu. - Dan didn't want to be taxed on the land he inherited from his mother.

Vergilendirme ciddi bir konudur. - Taxation is a serious issue.

tax
{i} vergi,vergi
tax
mahkeme masrafım tayin etmek
tax
{i} (tahsil edilen/koyulan) vergi
tax
{i} yük

Bill Clinton'un vergileri yükselteceğini söyledi. - He said Bill Clinton would raise taxes.

Vergi ödemek her işçinin yükümlülüğüdür. - It is the obligation of every worker to pay taxes.

tax
{f} mahkeme masrafını belirlemek
tax
vergi koymak
tax
vergi yüklemek
tax
{i} külfet
tax
{f} vergilendirmek
tax
{i} (birinin takatını, sabrını v.b.'ni) zorlayan şey: This is a real tax on my patience. Sabrımı zorlayan
tax
{f} yük olmak
tax
(İnşaat) vergi, resim, harç
tax
{i} harç
tax
{f} suçlamak
tax
(fiil) vergilendirmek, vergi koymak, yük olmak, yormak, suçlamak, mahkeme masrafını belirlemek