I think that's an exaggeration.
- Sanırım o bir abartma.
Tom's prone to exaggeration.
- Tom abartmaya eğilimlidir.
Let's not exaggerate the facts.
- Gerçekleri abartmayalım.
The agitator is inclined to exaggerate trivial matters.
- Tahrikçi önemsiz konuları abartma eğilimindedir.
You have a habit of exaggerating everything.
- Her şeyi abartma alışkanlığın var.
I can see Tom wasn't exaggerating.
- Tom'un abartmadığını anlayabiliyorum.
Let's not overstate matters here.
- Burada konuları abartmayalım.
I don't want to overstate things.
- Her şeyi abartmak istemiyorum.