Kamu oyu dengesi kendi lehine kalır.
 - The balance of public opinion remains in his favor.
Kamuoyu değişmeye başladı.
 - Public opinion began to change.
O ne saçma bir fikir!
 - What a ridiculous opinion that is!
İki lider arasında şiddetli bir fikir çatışması vardı.
 - There was a violent clash of opinions between the two leaders.
Fikrimi destekleyecek birkaç tane kanıtım var.
 - I have a couple of pieces of evidence to support my opinion.
Üstelik, Kartaca'nın öldürülmesi kanısındayım.
 - Moreover, I am of the opinion that Carthage must be destroyed.
Onun düşüncesi genellikle doğrudur.
 - His opinion is generally correct.
Onunla ilgili iyi bir düşüncem vardı.
 - I had a good opinion of her.
O, tarafsız ve ön yargısız olmanın şovunu yapar fakat sanırım o sadece kendi fikri olmayan bir adam.
 - He puts on a show of being impartial and unbiased, but I think he's just a guy with no opinion of his own.
Bir erkeği düşmanlarının düşünceleriyle yargılama.
 - Don't judge a man by the opinions of his enemies.
Onun görüşü önyargısızdır.
 - His opinion is free from prejudice.
O bakımdan benim görüşüm sizinkinden farklıdır.
 - In that respect, my opinion differs from yours.
Ben onun teklifi kabul etmeyeceği kanaatindeyim.
 - I am of the opinion that he will not accept the proposal.
Onun haklı olduğu kanaatindeyim.
 - I am of the opinion that she is right.
Fikri farklı olan biriyle evlendiğin için inançlarından vazgeçmemelisin.
 - You shouldn't give up your beliefs just because you married someone whose opinion is different.