Bu fabrika, otomobil parçaları üretmektedir.
 - This factory manufactures automobile parts.
Müzik, hayatımın önemli bir parçasıdır.
 - Music is an important part of my life.
İngiltere'nin birçok kısımlarını ziyaret ettim.
 - I visited many parts of England.
Onun bazı kısımları üzerinde anlaşamadı.
 - They could not agree on some parts of it.
Polis onu suçun bir taraftarı olarak görüyordu.
 - The police regarded him as a party to the crime.
Onların tarafında bir hataydı.
 - It was a mistake on their part.
Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
 - Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
Üzgünüm. Ben bunun için kısmen sorumluyum.
 - I'm sorry. I'm partly responsible for it.
Yarın arkadaşım için doğum günü partisi vereceğim.
 - I'm going to give a birthday party for my friend tomorrow.
Yarın partiye gelecekmisin?
 - Will you come to the party tomorrow?
Tom zaten görevini yaptı.
 - Tom has already done his part.
Topluma yardımcı olmak için görevimi yapmaya çalışıyorum.
 - I try to do my part to help the community.
Gelecek Cumartesi, yani 25 Ağustos'ta bir parti düzenlenecek.
 - A party will be held next Saturday, that is to say, on August 25th.
Partide Jack ve Mary'nin yanındaki kimdi?
 - Who was at the party beside Jack and Mary?
Ölüm bizi ayırana kadar iyi ve kötü günde seni seveceğim.
 - I will love you for better for worse till death us do part.
Tom parti için üç yüz dolarlık bütçe ayırdı.
 - Tom budgeted three hundred dollars for the party.
O, evinden ayrılmak zorunda kaldı.
 - He had to part with his house.
Ondan ayrılmak zorunda olduğu gün sonunda geldi.
 - The day came at last when he had to part from her.
The mixture comprises one part sodium hydroxide and ten parts water.