Yaklaşık bir saat önce Tom aradı.
 - Tom called about half an hour ago.
Tom Mary'nin arabasının torpido gözünde yarısı yenmiş bir hamburger fark etti.
 - Tom noticed a half-eaten hamburger on the dashboard of Mary's car.
Saat altı buçukta döneceğim.
 - I'll return at half past six.
Tom sekiz buçuk yıl önce ailesiyle birlikte Japonya'ya geldi.
 - Tom came to Japan eight and a half years ago with his parents.
Sözlük, yaklaşık yarım milyon kelime içeriyor.
 - The dictionary contains about half a million words.
İtalya'nın nüfûsu, Japonya'nınkinin yaklaşık yarısı kadardır.
 - The population of Italy is about half as large as that of Japan.
Sözlük, yaklaşık yarım milyon kelime içeriyor.
 - The dictionary contains about half a million words.
Yarım düzine yumurta aldım.
 - I bought half a dozen eggs.
Tom, armudu yarı yarıya böldü.
 - Tom cut the pear in half.
Bu kitabın fiyatı yarı yarıya düşürüldü.
 - The price of this book has been reduced by half.
Tom sadece kısmen şaka yapıyordu.
 - Tom was only half joking.
Bu araba, motor silindirlerinin yarısını devre dışı bırakabilir.
 - This car can deactivate half of its engine's cylinders.