a person who lives (or is located) near another

listen to the pronunciation of a person who lives (or is located) near another
Английский Язык - Турецкий язык

Определение a person who lives (or is located) near another в Английский Язык Турецкий язык словарь

neighbor
{i} komşu

O, komşularımdan biri. - He is one of my neighbors.

Japonya ve Güney Kore komşudur. - Japan and South Korea are neighbors.

neighbour
{i} komşu

Onlar intikam için komşularının evini ateşe verdi. - They set fire to their neighbour's house in revenge.

Komşularım bana zaten Björk'ün kim olduğunu açıkladılar. - My neighbours have already explained to me who Björk is.

neighbour
bitişik

Bitişik komşunun misafiri çok hurma yiyen bir misafirdir. - The next-door neighbour's guest is a guest who eats lots of persimmons.

neighbour
bitişik olmak
neighbour
yanında olmak
neighbor
(isim) komşu
neighbor
{f} komşu olmak

Sadece iyi bir komşu olmak istiyorum. - I just want to be a good neighbor.

Sadece iyi bir komşu olmak istiyorum. - I only want to be a good neighbor.

neighbor
{f} bitişik olmak
neighbour
komşu olmak
neighbor
yaklaşmak
neighbor
bkz.neighbour
neighbour
i., İng., bak. neighbor
neighbour
(isim) komşu
neighbour
neighbour komşu ol
neighbour
(Biyokimya) yan

Yan komşular sabahtan beri gürültü yapıyor. - The neighbours have been banging about next door all morning.

Buraya gelmeden önce buraya gelme ihtimaline karşı, yanımdaki kapı komşuma bir anahtar bırakacağım. - I'll leave a key with my next-door neighbour in case you get here before I do.

neighbor
bitişik

Biz bitişikteki komşuyuz. - We're next-door neighbors.

Tom Mary'ye bitişik komşuya gitmesini ve komşunun yardıma ihtiyacı olup olmadığını anlamasını söyledi. - Tom told Mary to go next door and see if the neighbors needed any help.

neighbor
{f} yanında olmak
Английский Язык - Английский Язык
neighbour
neighbor
a person who lives (or is located) near another

    Расстановка переносов

    a per·son who lives (or I·s located) near an·oth·er

    Произношение

Избранное