O gerçek bir centilmen.
- He is a real gentleman.
Onun davranışları bir centilmen tavrı değildir.
- His manners are not those of a gentleman.
O mükemmel bir beyefendi.
- He is a perfect gentleman.
Tom'un her inçi bir beyefendi idi.
- Tom was every inch a gentleman.
O mükemmel bir beyefendi.
- He is a perfect gentleman.
İstasyonda güvenilir bir beyefendiyle karşılaştım.
- I met a certain gentleman at the station.
Bay Hawk, kibar bir beyefendidir.
- Mr Hawk is a kind gentleman.
Gerçek bir beyefendi bir bayanı bekletmemeli.
- A true gentleman must not keep a lady waiting.
Onun davranışları bir centilmen tavrı değildir.
- His manners are not those of a gentleman.
O, mükemmel bir centilmendir.
- He is a perfect gentleman.
Adamı örnek bir beyefendi olarak tanımladı.
- He described the man as a model gentleman.
Sen bir beyefendi ve bir bilim adamısın.
- You're a gentleman and a scholar.
Eğlence parkında kendi kendine ağlayan bir erkek çocuk buldu, ve onunla kibarca konuştu. Hey, evlat, Sorun nedir? Kayboldun mu? Seni kayıp çocuklar bölümüne götürmemi ister misin?
- In the amusement park Mary found a boy on his own weeping, and spoke to him gently. Hey, sonny, what is it? Are you lost? Would you like me to take you to the Lost Children Department?
Soylu erkek isyanda bir köle tarafından öldürüldü.
- The gentleman was killed by a slave in revolt.
Adamı örnek bir beyefendi olarak tanımladı.
- He described the man as a model gentleman.
Kibar görünüşlü yaşlı adam kalktı ve elini bana verdi.
- The gentle-looking old man got up and gave his hand to me.
Soylu erkek isyanda bir köle tarafından öldürüldü.
- The gentleman was killed by a slave in revolt.
Latrobe had extensive dealings with Jefferson, the most prominent gentleman-architect in the United States.
... a 23-year-old gentleman looked up and asked the question, "Does the moon also fall?" ...
... OK, the gentleman in the first row. ...