Определение a-unit в Английский Язык Турецкий язык словарь
- unit
- birim
Bir parsek bir astronomik birimin bir arksaniyelik bir dereceye karşılık geldiği mesafedir.
- One parsec is the distance at which one astronomical unit subtends an angle of one arcsecond.
Fahrenheit, termometreyi bulan Alman bir mucittir. Aynı zamanda onun ismi bir sıcaklık birimine verilmiştir.
- Fahrenheit is a German inventor who invented the thermometer. At the same time, his name is given to a unit of temperature.
- thing
- {i} şey
Diğerleri hakkında kötü şeyler söyleme.
- Don't say bad things about others.
Batman hakkında bilmeniz gereken şey, onun süper kahraman olmasıdır.
- The thing you have to know about Batman is, he's a superhero.
- unit
- ünite
Onların yeteneğiyle ilgili yanlış bir şey yoktu, o sadece maliyet performansı kötü olan her bir ünite için giderin çok yüksek olmasıydı.
- There was nothing wrong with their ability, it was just that the expense for each unit was so vast that the cost performance was bad.
Hastane yoğun bakım ünitesine girebilen ziyaretçi sayısını kısıtlıyor.
- The hospital restricts the number of visitors who can enter the intensive care unit.
- thing
- {i} eşya
Eşyaları biraz daha ciddi bir şekilde al.
- Take things a little more seriously.
Dolapta Tom'un eşyalarının bulunduğu bir kutu buldum.
- I found a box of Tom's things in the closet.
- unit
- {i} bütünlük
- thing
- {i} 1. şey, nesne: What's that thing? O ne? How do you start the thing? Bunu nasıl çalıştırıyorsun? Get that thing out of here this minute! Onu
- thing
- şey, nesne: What's that thing? O ne? How do you start the thing? Bunu nasıl çalıştırıyorsun? Get that thing out of here this minute! Onu
- unit
- (Argo) ev
- active unit
- (Askeri) faal birlik
- advanced unit training
- (Askeri) birlik tekamül eğitimi
- base unit
- (Bilgisayar,Gıda,Ticaret) temel birim
- base unit
- (Askeri) esas birlik
- business unit
- (Ticaret) işletme birimi
- coherent unit of measurement
- (Bilgisayar,Teknik) tümleşik ölçüm birimi
- communication unit
- (Pisikoloji, Ruhbilim) iletişim birimi
- compound unit
- bileşik öğe
- compressor unit
- kompresör ünitesi
- cooling unit
- soğutma ünitesi
- cost unit
- (Ticaret) birim maliyet
- cost unit
- (Ticaret) maliyet birimi
- cost unit
- (Ticaret) maliyet ünitesi
- current unit
- (Bilgisayar) kullanılan birim
- derived unit of measurement
- (Bilgisayar,Teknik) türetilmiş ölçüm birimi
- detached unit
- (Askeri) müfrez birlik
- discrete unit
- (Dilbilim) ayrık birim
- display unit
- görüntü ünitesi
- display unit
- (Bilgisayar,Teknik) gösterici
- economic unit
- (Ticaret) iktisadi birim
- economic unit
- (Ticaret) işletme
- executive unit
- (Politika, Siyaset) icrai birim
- flow unit
- debi birimi
- functional unit
- (Bilgisayar) işlevsel tesisler
- heating unit
- ısıtma tertibatı
- hollow masonry unit
- (İnşaat) boşluklu duvar öğesi
- inspection unit
- (Ticaret) muayene birimi
- intense care unit
- (Askeri) yoğun bakım ünitesi
- intensive care unit
- (Tıp) yoğun bakım servisi
- intensive care unit
- (Tıp) yoğun bakım
- intensive care unit psychosis
- (Pisikoloji, Ruhbilim) yoğun bakım ünitesi psikozu
- interface unit
- (Askeri) bağlantı ünitesi
- international unit
- (Pisikoloji, Ruhbilim) uluslararası birim
- mains unit
- (Elektrik, Elektronik,Teknik) şebeke ünitesi
- measurement unit
- (Askeri,Ticaret) ölçüm birimi
- memory unit
- (Ticaret) hafıza birimi
- mobile unit
- (Askeri) çevik birlik
- monitor unit
- (Tıp) monitör ünitesi
- motor unit
- motor ünitesi
- output unit
- çıkış birimi
- peripheral control unit
- (Bilgisayar) çevre denetim birimi
- power supply unit
- güç kaynağı ünitesi
- power unit
- güç ünitesi
- power unit
- yürüyen aksam
- pressure unit
- basınç tertibatı
- printing unit
- baskı ünitesi
- processing unit
- (Askeri) işlem ünitesi
- processor unit
- işlemci birimi
- production unit
- (Ticaret) üretici
- production unit
- (Ticaret) işletme
- punch unit
- (Bilgisayar) zımba birimi
- recovery unit
- (Askeri) kurtarma birliği
- relief unit
- basınç düşürme ünitesi
- remote line unit
- (Askeri) uzak hat ünitesi
- security unit
- emniyet birimi
- service unit
- (Askeri) hizmet birliği
- shelving unit
- etajer
- shift unit
- selektör ünitesi
- sight unit
- (Spor) nişangah
- slave unit
- bağımlı birim
- task unit
- (Askeri) görev birliği
- thermal unit
- ısı birimi
- thing
- matah
- thing
- kişi
Tom ebeveynlerinden bir şeyler saklayan kişi türü değildir.
- Tom isn't the kind of person who hides things from his parents.
Böyle bir şey olacak son kişi olduğunuzu düşündüm.
- I thought you'd be the last person to do such a thing.
- trading unit
- (Ticaret) işlem birimi
- training unit
- eğitim birimi
- training unit
- (Askeri) eğitim birliği
- transfer unit
- aktarım birimi
- treatment unit
- (Çevre) arıtma tesisi
- unit
- en küçük tam sayı
- unit
- tertibat
- unit cost
- (Ticaret) bîrim maliyeti
- unit head
- şube müdürü
- unit price
- (Bilgisayar) bir fiyatı
- unit trust
- (Ticaret) yatırım fonları
- unit trust
- (Ticaret) tröst birliği
- visual display unit
- görsel teşhir birimi
- work unit
- (Askeri,Ticaret) iş birimi
İş biriminde çok kadın var mı?
- Are there many women in your work unit?
- your unit
- (Bilgisayar) biriminiz
- European currency unit
- Avrupa para birimi
- absolute unit
- mutlak birim
- absolute unit
- saltık birim
- addressable unit
- adreslenebilir birim
- administrative unit
- idari birim
- air unit
- hava birimi
- angstrom unit
- angstrom birimi
- animal unit
- hayvan birimi
- apothecaries' unit
- eczacı ölçü birimi
- area unit
- yüzölçümü birimi
- arithmetic sequence unit
- aritmetik kontrol birimi
- arithmetic unit
- aritmetik işlem birimi
- arithmetic/logic unit
- aritmetik mantık birimi
- artillery unit
- topçu sınıfı
- astronomical unit
- gökbilimsel birim
- atomic mass unit
- atomik kütle birimi
- atomic unit
- atomik birim
- atomic weight unit
- atom ağırlığı birimi
- audio response unit
- ses ile yanıt birimi
- automatic calling unit
- otomatik çağırma birimi
- automatic dialling unit
- otomatik çevirme birimi
- automatic flight control unit
- otomatik uçuş kontrol birimi
- auxiliary power unit
- yardımcı güç kaynağı
- avoirdupois unit
- tartı birimi
- brake servo unit
- fren servosu
- british capacity unit
- ingiliz hacim birimi
- british thermal unit
- ingiliz sıcaklık birimi
- capacitance unit
- kapasitans ünitesi
- capacity unit
- hacim birimi
- cartridge tape unit
- kartuş teyp birimi
- centigrade heat unit
- santigrat sıcaklık birimi
- central control unit
- merkezi denetim birimi
- central processing unit
- Merkezi İşlem Birimi
- central processing unit
- merkezi işlem birimi
- charge unit
- yük birimi
- chart comparison unit
- harita karşılaştırma ünitesi
- computer interface unit
- bilgisayar arayüz birimi
- computer memory unit
- bilgisayar bellek ünitesi
- conductance unit
- iletkenlik birimi
- control unit
- Denetim Birimi
- cubic content unit
- hacim birimi
- currency unit
- para birimi
- current unit
- akım birimi
- data communications control unit
- veri iletişimi denetim birimi
- data storage unit
- veri saklama birimi
- data unit
- veri birimi
- dead zone unit
- ölü bölge birimi
- derived unit
- türetilmiş birim
- display unit
- görüntüleme birimi
- display unit
- gösterim birimi
- domestic monetary unit
- ülke para birimi
- drying unit
- kurutma birimi
- electrical unit
- elektriksel birim
- electromagnetic unit
- elektromanyetik ünite
- electromagnetic unit
- elektromanyetik birim
- energy unit
- enerji birimi
- energy unit
- erke birimi
- energy unit
- enerji ünitesi
- flux unit
- akış birimi
- force unit
- güç birimi
- fundamental unit
- temel birim
- gaussian unit
- cgs birimi
- heat unit
- sıcaklık birimi
- hypertape unit
- hiperteyp birimi
- identity unit
- özdeşlik birimi
- illumination unit
- aydınlatma ünitesi
- imaginary unit
- sanal birim
- indicator control unit
- gösterge kontrol ünitesi
- inductance unit
- indüktans ünitesi
- input unit
- giriş birimi
- intensive care unit
- yoğun bakım ünitesi
- key to disk unit
- klavyeden diske aktarma birimi
- key to tape unit
- klavyeden şeride aktarma birimi
- lexical unit
- sözlüksel birim
- lexical unit
- sözlük birimi
- light unit
- ışık birimi
- liquid unit
- sıvı birimi
- logical unit
- mantıksal birim
- magnetic tape unit
- manyetik bant birimi
- magnetic unit
- manyetik birim
- mains unit
- şebeke unitesi
- manual word unit
- elle sözcük birimi
- mass unit
- kütle birimi
- master unit
- ana birim
- mechanized unit
- mekanize birlik
- memory unit
- bellek birimi
- metric unit
- ölçü birimi
- metrical unit
- ölçü birimi
- military unit
- askeri birim
- millimass unit
- milikütle birimi
- monetary unit
- para birimi
- power unit
- güç birimi
- program control unit
- program denetim birimi
- program control unit
- bağdarlama denetim birimi
- radioactivity unit
- radyoaktivite birimi
- receiving unit
- alıcı cihaz
- resistance unit
- direnç birimi
- slave unit
- köle birim
- storage unit
- bellek birimi
- subscriber unit
- abone ünitesi
- support unit
- destek birimi
- tail unit
- kuyruk takımı
- tape unit
- şerit birimi
- telephone unit
- telefon ünitesi
- temperature unit
- ısı ünitesi
- thing
- gerekli şey
- thing
- olay
Biz zengin ya da fakir olup olmadığımıza göre, olayları farklı görürüz.
- We see things differently, according to whether we are rich or poor.
Biz olaylara kızmamalıyız: onlar hiç umursamıyor.
- We must not get angry at things: they don't care at all.
- thing
- yaratık
- thing
- canlı
Yeryüzündeki tüm canlılar karbon içerirler.
- All living things on Earth contain carbon.
Tüm canlılar bir gün ölür.
- All living things die some day.
- thing
- nesne
Tom'un yolculuğu sırasında yanına alacağı şeylerin listesinde ilk nesne cep telefonu şarjıydı.
- The first item on Tom's list of things to take with him on his trip is his mobile phone recharger.
İnsanlar sevilmek, nesneler ise kullanılmak için yaratılmıştı. Dünya kaos içinde, çünkü her şey karşıt.
- People were created to be loved, things were created to be used. The world is in chaos, because everything is opposite.
- thing
- ihtiyaç
Tom ihtiyaç duymadığı birkaç şey satın aldı.
- Tom bought a few things he didn't need.
İnsanlar ihtiyaç duymadıkları şeyleri satın alırlar.
- People buy things they don't need.
- time unit
- zaman birimi
- troy unit
- kuyumcu birimi
- unit
- tek basamaklı sayı
- unit
- parça
Shetland Adaları Birleşik Krallığın bir parçasıdır.
- The Shetland Islands are part of the United Kingdom.
Tom Hawaii'nin ABD'nin bir parçası olduğunu bilmiyordu.
- Tom didn't know that Hawaii was part of the United States.
- unit
- eşya
- unit
- birlik
Evlilik sevgiden yapılmış bir birliktir.
- Marriage is a unity made from love.
Konuşmasındaki ana fikir birlikti.
- The main idea in his speech was unity.
- unit
- takım
Tim Howard 2014 yılında Amerika Birleşik Devletleri milli takımının kalecisiydi.
- Tim Howard was the goalkeeper for the United States national team in 2014.
Manchester United, hem Premier League'de hem de İngiltere'de en başarılı takımlardan biridir.
- Manchester United is one of the most successful teams in both the Premier League and England.
- unit area
- birim alan
- unit cost
- birim fiyatı
- unit length
- birim uzunluk
- unit of measurement
- ölçü birimi
- unit record
- birim kayıt
- unit volume
- birim hacim
- unit wages
- birim verginler
- unit weight
- birim ağırlık
- visual display unit
- görüntü birimi
- weight unit
- ağırlık birimi
- x unit
- dalga boyu birimi
- Financial Intelligence Unit
- Türkiye'de kara para aklama ve terörizmin finansmanını önlemek amacıyla kurulmuş Maliye Bakanlığı çatısı altında faaliyet gösteren "Mali Suçlar Araştırma Kurumu" (MASAK) tır
- add-on unit
- Yazılımda, endüstriyel ürünlerde, ev eşyalarında vb. eklendiği zaman işlev farklılığı ya da üstünlüğü yaratan birim, tamamlayıcı birim, ek birim
- analog digital unit; 1 adu = 1 dn
- analog dijital birim; 1 ADÜ = 1 dn
- antenna tuning unit
- (Elektrik, Elektronik) Anten tuneri: İçerisinde ayarlanabilir reaktansları (bobin,kondansatör) olan,radyo (verici,alıcı) ile anten arasına,transmisyon hattı üzerine bağlanıp ayarlandığında sistemi çalışma frekansında rezonansa getiren aygıt