Sami was very watchful.
- Sami çok dikkatliydi.
You should be careful in choosing friends.
- Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.
The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
- Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
Do your work with more attentiveness.
- Biraz daha dikkatli çalışır mısın?
You need to be more attentive.
- Daha dikkatli olmalısın.
Life is as a box of matches. Treating it cautiously is foolish, not treating it cautiously is dangerous.
- Yaşam bir kutu kibrit gibidir. Dikkatli davranırsan aptallıktır. Dikkatli davranmazsan tehlikelidir.
At last, they began to count down cautiously.
- Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.
You should be more thoughtful of your safety.
- Güvenliğiniz hakkında daha dikkatli olmalısın.
I advise you to be careful in making notes for the lecture.
- Dersi not alırken dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
Be careful interpreting indirect translations. Genders may have changed.
- Dolaylı çevirileri yorumlarken dikkatli ol. Cinsiyetler değişmiş olabilir.
He wants to keep a close eye on the rules.
- O kuralları dikkatlice takip etmek istiyor.
We all need to pay closer attention to what Tom says.
- Hepimiz Tom'un söylediklerini daha dikkatli dinlemeliyiz.
I forced myself to stay alert.
- Kendimi dikkatli olmaya zorladım.
I need to be more alert.
- Benim daha dikkatli olmam gerekiyor.
Be cautious when you cross the street.
- Caddeyi geçerken dikkatli ol.
We have to be cautious.
- Dikkatli olmak zorundayız.
I'm very mindful of that.
- Onun hakkında çok dikkatliyim.
Béla takes his son to school every day, because he is a mindful father.
- Béla oğlunu her gün okula götürür, çünkü o dikkatli bir baba.
You've got to be careful.
- Dikkatli olmak zorundasın.
Tom wants to be careful not to use too much water. His well is almost dry.
- Tom çok fazla su kullanmamak için dikkatli olmak istiyor. Onun kuyusu neredeyse kuru.