ürünün

listen to the pronunciation of ürünün
Турецкий язык - Английский Язык

Определение ürünün в Турецкий язык Английский Язык словарь

ürün
product

I prefer to buy domestic rather than foreign products. - Yabancı ürünler yerine yerli ürünler almayı için tercih ederim.

The firm is known for its high-quality products. - Firma, yüksek kaliteli ürünleriyle bilinmektedir.

ürünün piyasadan toplatılması
(Hukuk) withdrawal of the marketed product üst araması yüzeysel üst araması Türk hukukunda sadece üst araması kavramı ile
ürün
{i} crop

The rice crop is already in. - Pirinç ürünü zaten hasat edildi.

Thanks to the nice weather, we were able to harvest all of the crops in a day. - Güzel hava sayesinde, tüm ürünleri bir gün içinde hasat edebildik.

ürün
(Ticaret) outcome
ürün
goods

Handmade goods are very expensive nowadays. - Bugünlerde el yapısı ürünler çok pahalı.

The shop carried leather goods. - Dükkân deri ürünler getirdi.

ürün
produce, product; crop, harvest, yield; work; result
ürün
(Politika, Siyaset) good

Goods at the food and clothing stalls were very cheap. - Gıda ve giyim tezgahlarındaki ürünler çok ucuz.

The shop carried leather goods. - Dükkân deri ürünler getirdi.

ürün
{i} child

Keep this product out of children's reach. - Bu ürünü çocukların erişemeyeceği bir yerde saklayın.

ürün
bearing
ürün
thruput
ürün
commodity
ürün
work

All characters appearing in this work are fictitious. Any resemblance to real persons, living or dead, is purely coincidental. - Bu eserde görünen tüm karakterler tamamen hayal ürünüdürler. Yaşayan ya da ölü gerçek kişilere olan herhangi bir benzerlik sadece rastlantıdır.

ürün
merchandise

You boycotted merchandise from that country. - Sen o ülkenin ürünlerini boykot ettin.

ürün
result
ürün
production

Mass production reduced the price of many goods. - Seri imalat birçok ürünün fiyatını düşürdü.

ürün
produce

The trend is always to produce more products using fewer employees. - Eğilim her zaman daha az işçi kullanarak daha fazla ürün üretmektir.

The company produces soy sauce and other food products. - Şirket soya sosu ve diğer gıda ürünlerini üretiyor.

ürün
output
ürün
emblements
ürün
turnout
ürün
(Tekstil) article

This shop sells articles of all kinds. - Bu dükkan her türde ürün satar.

There is a good market for these articles. - Bu ürünler için, iyi bir pazar var.

ürün
fruit

This is the fruit of your imagination. - Bu hayal gücünün ürünüdür.

ürün
harvest

In the fall we harvest our summer crops. - Sonbaharda bizim yaz ürünlerimizi hasat ederiz.

The spell of drought did severe damage to the harvest. - Kuraklık dönemi ürüne ciddi hasar verdi.

ürün
graduate
ürün
yield

These lands yield little. - Bu topraklar az ürün verir.

ürün
offspring

The atomic bomb is the offspring of 20th century physics. - Atom bombası, 20. yüzyılın fizik ürünüdür.

Books are the offspring of one's mind. - Kitaplar birinin aklının ürünleridir.

ürün
result, product
ürün
end product
ürün
product; produce, crop, yield
ürün
growth
ürün
progeny
ürün
turnoff
ürün
work (of art)
ürün
futures
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение ürünün в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Ürün
hasılat
Ürün
mahsul

Yağmurlar mahsulü harap etti. - Yağmurlar ürünü harap etti.

Japonya'nın temel mahsulü pirinçtir. - Japonyanın temel ürünü pirinçtir.

ürün
üretimle elde edilen kullanma değeri
ürün
Gençlerin tırnakları üzerinde bulunan aklık
ürün
r tutum ve davranışın ortaya çıkardığı şey
ürün
Doğadan elde edilen, üretilen yararlı şey, mahsul
ürün
Doğadan elde edilen yararlı şey
ürün
Türlü endüstri alanlarında ham maddelerin işlenmesiyle elde edilen şey
ürün
Bir tutum ve davranışın ortaya çıkardığı şey
ürün
Eser