üblich

listen to the pronunciation of üblich
Немецкий Язык - Турецкий язык
Английский Язык - Турецкий язык

Определение üblich в Английский Язык Турецкий язык словарь

common
müşterek

Tom ve Mary'nin müştereken şaşırtıcı bir şeyi var. - Tom and Mary have something surprising in common.

Matematikçiler buna Fransızlarla müştereken sahiptir: onlara her ne söylemeye çalışıyorsan, onlar onu alır ve onu kendi tarzlarıyla çevirir ve onu tamamen farklı bir şeye çevirirler. - Mathematicians have this in common with the French: whatever you're trying to say to them, they take it and translate it in their own way and turn it around into something completely different.

common
yaygın

ABD'de, insanların nakit ödeme yerine bir çek yazmaları yaygındır. - In the U.S., it is common for people to write a check instead of paying cash.

Amerika'daki kilise okullarının ve bazı özel okulların üniforması vardır, onlar yaygın değildir. - While some private and church schools in America have uniforms, they are not common.

common
{s} ortak

Onlar, ikiz olmalarına rağmen, çok sayıda ortak ilgileri yok. - Though they're twins, they don't have many interests in common.

Birçok Asyalının ortak dili İngilizce'dir. - The common language of many Asians is English.

common
{s} genel

Kardiyopulmoner resüsitasyon genelde 'CPR' olarak bilinir. - Cardiopulmonary resuscitation is commonly known as 'CPR'.

Antibiyotikler genellikle enzimatik inhibitörlerdir. - Antibiotics are commonly enzymatic inhibitors.

common
sıkça rastlanan
common
{i} halka açık yer
common
kamusal
common
çok kullanılan

30 tane en çok kullanılan küfürlü kelimelerin listesini düzenledim. - I compiled a list of 30 of the most common dirty words.

common
halka açık yeşil alan
common
(adj) ortak
common
müşterek, ortak; beraber yapılan: common defense ortak savunma. common enemy ortak düşman. common grave ortak bir mezar. common prayer
common
{i} park
common
{i} meydan
common
umuma ait
common
common consent umumun rızası
common
{s} bayağı
common
(sıfat) ortak, müşterek, genel, yaygın; kaba saba, kaba, adi; sıradan, bilinen; bayağı, olağan, alışılagelmiş, alelâde
common
{s} kaba

Sodyum bikarbonat, yaygın olarak kabartma tozu olarak bilinir. - Sodium bicarbonate is commonly known as baking soda.

Немецкий Язык - Английский Язык
common
regular (usual)
commonly
customary
habitual
commonplace
current
general
standard
consuetudinary
normal
usual

You cannot solve this problem with the usual method. - Dieses Problem kann nicht auf die übliche Weise gelöst werden.

As usual with young girls, Alice loves chocolate. - Wie bei jungen Mädchen üblich, mag Alice sehr gerne Schokolade.

üblich sein
to be par for the course
üblich werden
to become habitual
allgemein üblich
normal
allgemein üblich
customary
allgemein üblich
usual
derzeit üblich
going
es ist üblich
it's a frequent practice
wie das in Austrialien und Neuseeland üblich ist
just as they do Down Under
wie in früheren Zeiten, wie es früher einmal üblich war
obsoletely
wie üblich
as always
wie üblich
as usual
wie üblich
business as usual
Немецкий Язык - Немецкий Язык

Определение üblich в Немецкий Язык Немецкий Язык словарь

wie üblich
gewohnheitsmäßig, wie gewöhnlich