You may as well say it to him in advance.
- Siz de ona önceden söyleyebilirsiniz.
Please inform me of your absence in advance.
- Lütfen yokluğunuzu önceden bana bildiriniz.
He arrived two days previously.
- O iki gün önceden vardı.
The libelous column can still be read on the website of the previously mentioned newspaper.
- İftira niteliğindeki sütun hâlâ önceden bahsedilen gazetenin internet sitesinde okunabilir.
Let's get things ready beforehand.
- İşleri önceden hazırlayalım.
I know better than to climb mountains in winter without making all necessary preparations beforehand.
- Önceden tüm hazırlıkları yapmadan kışın dağlara tırmanacak kadar aptal değilim.
You really should've phoned ahead.
- Gerçekten önceden telefon etmeliydin.
Next time phone ahead.
- Gelecek sefer önceden telefon edin.
You've already read the book?
- Önceden kitabı okudun?
Tom already has plans for this weekend.
- Bu hafta sonu için Tom'un önceden planları var.
He arrived two days previously.
- O iki gün önceden vardı.
My water broke on the evening of the predicted birth date.
- Önceden belirlenen doğum tarihinin akşamında suyum kesildi..
No prior experience is necessary.
- Daha önceden herhangi bir deneyim gerekli değildir.
The defendant has no prior convictions.
- Sanığın önceden hiçbir mahkumiyeti yok.
I try to always arrive at least five minutes ahead of time.
- Her zaman en az beş dakika önceden gelmeye çalışırım.
Please inform me of the plan ahead of time.
- Lütfen önceden planınızı bana bildirin.
I know better than to climb mountains in winter without making all necessary preparations beforehand.
- Önceden tüm hazırlıkları yapmadan kışın dağlara tırmanacak kadar aptal değilim.
I'll let you know beforehand.
- Sana önceden bildireceğim.
He bought the pre-cut pork loin.
- O önceden kesilmiş domuz filetosu aldı.
Has Tom already told you what needs to be done?
- Tom ne yapılması gerektiğini önceden sana söyledi mi?
In the same way as Hegel, Panovsky's notion of the dialectic makes history follow a predetermined course.
- Hegel'le aynı şekilde, Panovsky'nin diyalektik kavramı tarihe önceden belirlenmiş bir rotayı izlettirir.
bu seri (ürünler) önceden tanımlanmıştır.
This contest is fixed.
- Bu yarışma önceden ayarlanmış.
She's very unpredictable.
- O çok önceden bilinmez.