ölçülmek

listen to the pronunciation of ölçülmek
Турецкий язык - Английский Язык
to be measured
ölç
quantify
ölç
{f} measure

He measured the length of the bed. - Yatağın uzunluğunu ölçtü.

We are, in large measure, responsible for students' success in the entrance exam. - Biz öğrencilerin giriş sınavındaki başarılarından büyük ölçüde sorumluyuz.

ölç
admeasure
ölç
{f} measured

We measured the depth of the river. - Nehrin derinliğini ölçtük.

The value of a good education cannot be measured in terms of money. - İyi bir eğitimin değeri para cinsinden ölçülemez.

ölç
{f} measuring

The carpenter is measuring the floor. - Marangoz döşemeyi ölçüyor.

I wonder how a government would go about measuring gross national happiness. - Bir hükümetin gayri safi mutluluk ölçme hakkında nasıl hareket edeceğini merak ediyorum.

ölç
{f} gauge

This test will gauge your reading comprehension. - Bu test senin okuma kavrayışını ölçecek.

He wears a 6 gauge earring. - O bir 6 ölçü küpe takıyor.

ölçülme
ings
ölç
moderate

Taking moderate exercise is good for the health. - Ölçülü düzeyde egzersiz yapmak sağlık için yararlıdır.

Good health consists of proper eating and moderate exercise. - İyi sağlık düzgün beslenme ve ölçülü egzersizden ibarettir.

ölç
benchmark
Турецкий язык - Турецкий язык
Ölçme işine konu olmak: "Bu eksiklik ve yenilik temsilcileri her zaman yaşla ölçülmez."- H. E. Adıvar
Ölçme işine konu olmak
(Osmanlı Dönemi) MÜKÂYELE
ölçülme
Ölçülmek işi