Tom didn't have lunch.
- Tom öğle yemeği yemedi.
Frankly, I didn't have the confidence to ask Mary to have lunch with me.
- Açıkçası, Mary'nin benimle öğle yemeği yemesini istemeye güvenim yoktu.
I wash my hands before eating lunch.
- Öğle yemeği yemeden önce ellerimi yıkarım.
She was in no humor for lunch.
- Öğle yemeği yemeyi canı istemedi.