Tom isn't dealing with his father's death very well.
- Tom babasının ölümüyle çok iyi ilgilenmiyor.
That sounds like a very good deal.
- O çok iyi bir anlaşma gibi görünüyor.
My father knows your mother very well.
- Babam, senin anneni çok iyi tanır.
Mr Brown speaks Japanese very well.
- Bay Brown Japonca'yı çok iyi konuşur.
She is highly reputed not only as a scholar but also as a poet.
- O sadece bir bilim adamı olarak değil aynı zamanda bir şair olarak da çok iyi tanınmış.
I always thought Tom was so cool.
- Ben hep Tom'un çok iyi olduğunu düşündüm.
I haven't a very good dictionary.
- Benim çok iyi bir sözlüğüm yok.
I hear he is good at mahjong.
- Onun Mahjong'da çok iyi olduğunu duydum.
Can there be so much anger in celestial hearts?
- Çok iyi kalplerde bu kadar çok öfke olabilir mi?
My grandmother can't see very well.
- Büyükannem çok iyi göremez.
Grandmother looked very well.
- Büyükanne çok iyi görünüyordu.
His ability in mathematics is outstanding.
- Onun matematikteki yeteneği çok iyi.
Are the results good? Yes, they're excellent.
- Sonuçlar iyi mi? Evet, çok iyi.
Your accent is excellent. You'd pass for an Englishman any time.
- Şiven çok iyi. Her zaman İngiliz diye geçinebilirsin.
I haven't been feeling so great.
- Çok iyi hissetmiyorum.
She is great at skiing.
- O kayakta çok iyidir.
It has been very fine since then.
- Bu o zamandan beri çok iyi.
We all had a fine time that day.
- O gün hepimiz çok iyi bir zaman geçirdik.
I think Tom doesn't have a very good job.
- Sanırım Tom'un çok iyi bir işi yok.
Tom didn't do a very good job cleaning the kitchen floor. It's still dirty.
- Tom mutfak zeminini temizleyerek çok iyi bir iş yapmadı. O hâlâ kirli.
I haven't a very good dictionary.
- Benim çok iyi bir sözlüğüm yok.
The butter on the bread is very good.
- Ekmeğin üzerindeki tereyağı çok iyi.
Tom asked some very good questions.
- Tom bazı çok iyi sorular sordu.
Some animals are very good at climbing.
- Bazı hayvanlar tırmanmada çok iyidirler.
Tom didn't treat Mary very nicely.
- Tom Mary'ye çok iyi davranmadı
Tom doesn't treat Mary very nicely.
- Tom Mary'ye çok iyi davranmaz.