The only room available is a double.
- Müsait olan tek oda bir çift kişilik.
This word has a double meaning.
- Bu kelimenin bir çift anlamı var.
I want to buy a pair of ski boots.
- Ben, bir çift kayak botu satın almak istiyorum.
I've worn out two pairs of shoes this year.
- Bu yıl iki çift ayakkabı eskittim.
They are a good couple.
- Onlar iyi bir çifttir.
The young couple went to Kyoto for fun.
- Genç çift, eğlenmek için Kyoto'ya gitti.
Twelve is an even number.
- On iki, çift bir sayıdır.
I think we're even now.
- Sanırım biz şimdi çiftiz.
Tom has a dual personality.
- Tom'un çift kişiliği var.
I want my children to have dual citizenship.
- Çocuklarımın çifte vatandaşlığa sahip olmasını istiyorum.
I was given a couple of tickets for tonight's concert. Would you like to go with me?
- Bu geceki konser için bana bir çift bilet verildi. Benimle gitmek ister misin?
Tom caught a couple of large trout yesterday.
- Tom dün bir çift büyük alabalık yakaladı.
I bought a pair of shoes.
- Bir çift ayakkabı aldım.
A pair of leather gloves is a must when you work with these machines.
- Bu makinelerle çalıştığında bir çift deri eldiven bir zorunluluktur.
My parents also have a farm.
- Ebeveynlerimin de bir çiftliği var.
We invited ten couples to the party.
- On çifti partiye davet ettik.
I'd like a twin room, please.
- Çift yataklı bir oda istiyorum lütfen.
Duplicates of this sentence have been deleted.
- Bu cümlenin çiftleri silindi.
They fight like an old married couple.
- Onlar eski bir evli çift gibi kavga ediyorlar.
They sound like a married couple.
- Onlar evli bir çift gibi görünüyor.
Sami and Layla were an ambitious young couple.
- Sami ve Leyla hırslı bir genç çiftti.
The farmer rose at sunrise and worked till sunset.
- Çiftçi gün doğumunda kalktı ve gün batımına kadar çalıştı.
He works on the farm from morning till night.
- Sabahtan akşama kadar çiftlikte çalışıyor.