Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

çeli̇şme

listen to the pronunciation of çeli̇şme
Турецкий язык - Английский Язык

Определение çeli̇şme в Турецкий язык Английский Язык словарь

çelişmek
contradict
çelişme
contradiction
çelişme ilkesi log
principle of contradiction
çelişme
conflicting
çelişme
discrepancy
çelişmek
conflict with
çelişmek
contrast with
çelişmek
disagree
çeliş
conflict with

His opinion is in conflict with mine. - Onun fikri benimkiyle çelişiyor.

çeliş
contradict

The minister contradicted his own statement. - Bakan kendi ifadesiyle çelişti.

Tom and Mary contradict each other all the time. - Tom ve Mary her zaman birbirleriyle çelişiyor.

çeliş
{f} conflicting

Native speakers can give you conflicting information about what is or is not correct in their language. - Yerli konuşmacılar dillerinde doğru olan veya olmayan şey hakkında çelişkili bilgiler verebilirler.

We have conflicting opinions on the matter. - Konuyla ilgili çelişkili görüşlerimiz var.

çelişmek
contrast
çeliş
{f} conflict

Native speakers can give you conflicting information about what is or is not correct in their language. - Yerli konuşmacılar dillerinde doğru olan veya olmayan şey hakkında çelişkili bilgiler verebilirler.

I have conflicting feelings about my childhood. - Benim çocukluğum hakkında çelişkili duygularım var.

çelişme
{i} conflict
çelişmek
conflict
çelişmek
be in contradiction with
çelişmek
to be in contradiction (with); to be mutually contradictory
çelişmek
to contradict, to contrast
çelişmek
belie
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение çeli̇şme в Турецкий язык Турецкий язык словарь

çelişme
Önerme, yargı, kavram ve terimlerin birbirini tutmama durumu
çelişme
Birbirine ters olma, birbirini tutmama: "Fikirlerindeki çelişmeyi belirtip adamı kıskıvrak bir kapana sıkıştırır."- H. Taner. Önerme, yargı, kavram ve terimlerin birbirini tutmama durumu
çelişme
Birbirine ters olma, birbirini tutmama
çelişmek
Birbirini tutmamak, birbirlerine ters düşmek, mütenakız olmak
çelişmek
Düşünce ve davranış birbirini tutmamak, birbirlerine ters düşmek, mütenakız olmak