The thought of rating people by attractiveness does not seem fair to me.
- Çekicilikle insanları değerlendirme düşüncesi benim için adil görünmüyor.
Do you feel any attraction for this book?
- Bu kitap için herhangi bir çekicilik hissediyor musun?
It's a major tourist attraction.
- O önemli bir turistik çekicilik.
Her warm personality adds charm to her beauty.
- Onun sıcak kişiliği güzelliğine çekicilik katıyor.
He thought of himself as being charming enough.
- O, kendini yeterince çekici olarak düşündü.
What a charming girl you are!
- Ne çekici bir kızsın!
Jon is far more attractive than Tom.
- Jon, Tom'dan çok daha çekicidir.
The attractiveness of his charisma made other people listen.
- Onun karizmasının çekiciliği diğer insanları dinlettirdi.
Did you call a tow truck?
- Bir çekici çağırdın mı?
Tom has already called for a tow truck.
- Tom zaten bir çekici çağırdı.
You really do look stunning.
- Gerçekten çekici görünüyorsun.
It doesn't sound too appealing.
- Çok çekici görünmüyor.
It is possible to launder language to make it more appealing and uplifting.
- Onu daha güzel ve çekici yapmak için dili aklamak mümkündür.
Mary thinks that German accents are sexy.
- Mary Alman aksanlarının çekici olduğunu düşünüyor.
You look ravishing in that dress.
- O elbisenin içinde çekici duruyorsun.
She is very pretty, I mean, she is attractive and beautiful.
- O çok sevimlidir, yani, çekici ve güzeldir.
She is very pretty, but not alluring.
- O çok güzel ama çekici değil.
What a charming girl you are!
- Ne çekici bir kızsın!
Joan is as charming as her sister.
- Joan kız kardeşi kadar çekici.
Am I really that fascinating?
- Gerçekten bu kadar çekici miyim?
That's quite intriguing.
- O oldukça ilgi çekici.
That sounds intriguing.
- O ilgi çekici görünüyor.
Tom is just adorable.
- Tom sadece çok çekici.
She looked glamorous.
- O çekici görünüyordu.
The thought of rating people by attractiveness does not seem fair to me.
- Çekicilikle insanları değerlendirme düşüncesi benim için adil görünmüyor.
Who is more alluring, Madonna or Marilyn Monroe?
- Kim daha çekici, Madonna mı yoksa Marilyn Monroe mu?
She is very pretty, but not alluring.
- O çok güzel ama çekici değil.
Your grandfather is very charismatic.
- Büyük baban çok çekici.
I have to admit it's very tempting.
- Onun çok çekici olduğunu kabul etmeliyim.
None of these things look tempting.
- Bu şeylerin hiçbiri çekici görünmüyor.
This book is interesting and, what is more, very instructive.
- Bu kitap ilgi çekicidir,üstelik çok eğitici.
That job wasn't very interesting. However, the pay was good.
- O iş, çok ilgi çekici değildi. Ancak, ücreti iyiydi.