The garden is bare and brown.
 - Bahçe çıplak ve kahverengi.
One man was seen digging with his bare hands.
 - Bir adam çıplak elleri ile kazı yaparken görüldü.
Tom's mother chased Tom as he ran naked around the lobby.
 - Tom'un annesi Tom'u holde çıplak gezdiği için kovaladı.
Tom blushed when he saw Mary naked.
 - Tom Mary'yi çıplak görünce kızardı.
Tom doesn't wear pajamas. He sleeps in the nude.
 - Tom pijama giymez. O çıplak uyur.
What's wrong with being nude in your own house?
 - Kendi evinde çıplak olmanın ne sakıncası var?
They were undressed when I came in.
 - Ben içeri girdiğimde onlar çıplaktılar.
Many Belarusians came to work naked after their president asked them to get undressed and work.
 - Birçok Beyaz Rusyalı onların başkanları onların soyunmalarını ve çalışmalarını istedikten sonra işe çıplak geldi.
Tom and Mary went to a nudist club.
 - Tom ve Mary bir çıplaklar kulübüne gittiler.