Moskova’da kendi elleriyle bir mucize yaratan genç bir Kırgız kadın, Dağıstanlıları şaşırttı.
- A young Kyrgyz woman, creating a miracle with her own hands in Moscow, amazed the Dagestanis.
Davranışın çok sayıda sorun yaratıyor.
- Your behavior is creating a lot of problems.
Din hala kullanımda olan çeşitli takvimleri yaratmada çok önemli bir rol oynamıştır.
- Religion played a very important role in creating the various calendars still in use.
O bir suçun öyküsünü yaratmada iyidir.
- She's good at creating the narrative of a crime.