Tom used to live deep in the jungle.
- Tom ormanın derinliklerinde yaşardı.
The rain fell soundlessly upon the jungle.
- Yağmur ormanın üzerine sessizce düştü.
The activists were last seen in a remote, forested corner of Brazil.
- Aktivistler en son Brezilya'nın uzak, ormanlık bir köşesinde görüldüler.
The activists were last seen in a remote, forested corner of Brazil.
- Eylemciler en son Brezilya'nın uzak, ormanlık bir köşesinde görüldüler.
Yesterday we were biking in the woods.
- Dün ormanda bisiklete biniyorduk.
He takes pleasure from long walks in the woods.
- O, ormanda uzun yürüyüşlerden zevk alır.
He has a degree in forestry.
- Onun ormancılıkta bir diploması vardır.
Tom has a degree in forestry.
- Tom'un ormancılık alanında bir diploması var.