Tom used to live deep in the jungle.
 - Tom ormanın derinliklerinde yaşardı.
The voices coming from the jungle frightened the explorers.
 - Ormandan gelen sesler kaşifleri korkuttu.
Claude, an autotropic boy in my class whose skin is green due to chlorophyll, dreams of foresting the moon.
 - Claude; sınıfımda klorofil dolayısıyla yeşil tenli olan ototrofik bir çocuk, ayın ormanlaşmasını hayal ediyor.
Our artificial island isn't very well forested yet.
 - Bizim yapay adamız, henüz çok iyi ormanlık alan değil.
They will go to the woods to pick mushrooms, weather permitting.
 - Hava güzel olursa, onlar mantar toplamak için ormana gidecek.
He takes pleasure from long walks in the woods.
 - O, ormanda uzun yürüyüşlerden zevk alır.
He has a degree in forestry.
 - Onun ormancılıkta bir diploması vardır.
Tom has a degree in forestry.
 - Tom'un ormancılık alanında bir diploması var.