Tahtada yazılı olan benim adımdı.
- Written on the blackboard was my name.
O, antlaşma yazılı olarak onaylanmalı dedi.
- He said the treaty must be approved as written.
Onun konuşmalarının hepsi diğer insanlar tarafından yazılmaktadır.
- Her speeches are all written by other people.
Onun doktora tezi İngilizce yazılmak zorunda.
- Her PhD thesis has to be written in English.
Söz uçar, yazı kalır.
- Words fly away, the written remains.
Bütün cevaplar talimatlara göre yazılmalıdır.
- All answers must be written according to the instructions.
Kitap, İspanyolca olarak yazılmış.
- The book is written in Spanish.
Bu şiir, orijinal olarak Fransızca yazılmıştır.
- This poem was originally written in French.